Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Karakaya, Alaca’ya bağlı Küçükkeşlik ve merkeze bağlı Narlık köylerinin arazisine kurulması planlanan taş ocağı ile ilgili köylüler tarafından Çorum Kadeş Barış Meydanı’nda bir basın açıklaması düzenlendi.
“Yaşam Hakkı Kutsaldır, Taş Ocağı Mezardır”, “Talancı Şirket, Köyümüzü Terk Et” sloganlarının atıldığı basın açıklamasında Karakaya, Küçükkeşlik ve Narlık köylüleri adına bir konuşma yapan Servet Demirkaya, “Köylerimizi yok edecek taş ocağı hızlı tren hattı projesi kapsamında ihaleyi kazanan Çelikler Holding tarafından açılmak isteniyor. Şirket burada 350 dönüm alanda taş ocağı ve kırma eleme tesisi planlamaktadır” dedi.
“AKLA, BİLİME VE VİCDANA AYKIRI”
Açılacak ocağının Karakaya köyünün hemen dibinde, kırma eleme tesisinin ise Küçükkeşlik köyü ve Narlık köyüne yakın mesafede bulunduğunu söyleyen Demirkaya, “Karakaya köyü açılmak istenen taş ocağının bulunduğu tepenin yamacında kurulmuş bir köydür. Dolayısıyla burada yapılacak patlatmalar nedeniyle köylüler doğrudan can ve mal tehlikesi altındadır. Burada bu kadar yakında bir taş ocağı kurulması akla, bilime ve vicdana aykırıdır. Bu projeye onay vermek doğrudan cinayete davet niteliği taşımaktadır. Şirket yılda 191 kere patlatma yapılacağını ve yılda 3,5 milyon ton taş çıkarılacağını ve kırma eleme tesisinde işleneceğini ifade ediyor. Bu kadar büyük bir ocaktan çıkacak tozun kilometrelerce sahada zararlı etkileri olacağı aşikârdır” diye konuştu.
“TARIM BİTECEK”
Demirkaya, “Her üç köyde hem tarım hem hayvancılık yapılmakta, köylüler yıllardır susuzluk çekilen bu bölgede kıt kanaat üretim yapmaya çalışmaktayken bu taş ocağından yıllar boyunca çıkacak binlerce ton toz bulutu tüm ürünlerin üstüne kâbus gibi çökecek, bitkisel hayatı söndürecek, hayvanların yaşamasını imkânsız kılacaktır. Kafasına, evinin üstüne taş düşmeyen şanslı köylüler ise yoğun toz bulutu nedeniyle hastalıklara yakalanacaklardır. Patlamalardan dolayı köylerin su kaynaklarının çekileceği muhakkaktır ve zaten susuzluk sorunu yaşanan köylerimiz bu nedenle tamamen yok edilecektir. Suyun olmadığı bir yerde yaşamdan, üretimden, insandan bahsetmek mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
“VERİMLİ TOPRAKLARIMIZ DÜMDÜZ OLACAK”
Ocaktan çıkarılacak 3,5 milyon ton taşın kamyonlarla Sungurlu Karayolu üzerinden taşınacağını söyleyen Demirkaya, “Taş ocağı ile karayolu arasında, kamyonların üstünden geçeceği noktada bölgenin yegane akan suyu olan Gelincik Deresi ve bununla sulanan bahçeler mevcut. Yolun hemen yanında köylünün büyük paralar harcayarak yaptığı 40 dönümden fazla armut ve ceviz bahçeleri ve yüzlerce arı kovanı mevcut. Yılda yaklaşık 100 bin kamyonun verimli topraklarımızı dümdüz edeceğini görüyoruz. Bölge trafiğinin bu yüz bin kamyonla aşırı yoğunlaşacağını ve üzücü can ve mal kaybına yol açacak trafik kazalarına neden olacağını tahmin etmek zor değil. Bölgedeki en az üç köyümüz doğrudan, onlarca köy ise dolaylı şekilde etkilenecek; binlerce dönümlük tarım arazisi, binlerce besi hayvanı olan köylerimiz şantiyeye dönecektir. Bizler bu cehennemde yaşam savaşı vermek istemiyoruz” dedi.
“KÖYÜMÜZE DOKUNMAYA KALKAN, KARŞISINDA KÖYLÜYÜ BULACAKTIR”
Köylerinin antik Hitit uygarlığının yaşadığı bölge içinde olduğunu hatırlatan Demirkaya, şunları söyledi: “Kültür ve Turizm Bakanlığının antik Hitit yolu projesinin de taş ocağı tarafından doğrudan zarar görecek olması, dünyaca ünlü Alacahöyük antik kentinin sadece 5 km mesafede olması tamamen sorumsuzluk örneğidir. Sayın valimizle yaptığımız görüşme sonucunda ne yazık ki projeye onay verdiklerini öğrendik. Şirketin projeyi insan, tarım, tarih, doğa dâhil hiçbir konuyu ele alınmadan masa başında alelacele hazırladığını görmekteyiz. Onay verenlerin de benzer şekilde davranması bizleri çok üzmektedir. Yaşam alanlarımızı yok ederek, canlarımızı, mallarımızı tehlikeye atarak, tarım ve hayvancılığa zarar vererek yapılacak olan madencilik faaliyetleri birkaç şirketin menfaati dışında ülkenin tamamen zararına neden olmaktadır. Bunun adına sömürge madenciliği denir. Bizler bin yıllık ata yurdumuzda bugüne kadar huzurla yaşadık, emeğimizle ürettik ve ülkemize hizmet ettik. Bu şirketler köyümüzü, yurdumuzu yok ederek kime hizmet ediyor? Bizler canımızın tehlikeye atılacağını söylüyoruz. Tepemize düşecek taşların sorumlusu kim olacak? Hiç uğruna ölmek istemiyoruz. Sesimizi duyun. Köylüyü yok saymayın. Bu ocağı açarsanız yarın çok geç olacak. Köyümüz, toprağımız bizim ekmeğimizdir, bizim canımızdır, bizim namusumuzdur. Köyümüze dokunmaya kalkan, karşısında köylüyü bulacaktır.”
(HABER MERKEZİ)