24 Mayıs, Cumartesi
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Sınıf Çelişkisine ve Kitlelere Odaklanalım, Sağlam Parti Örgütlülükleri Yaratalım

Sınıf Çelişkisine ve Kitlelere Odaklanalım, Sağlam Parti Örgütlülükleri Yaratalım

26 Ekim 2020
içinde ANALİZ, Yazılar
analiz 01 1

analiz 01 1

Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Devrimci-komünist mücadele faşizmin tasfiye saldırıları altında bir tutunma savaşı veriyor. Çoğu kez sınırlı güç ve olanaklarla sürdürülen ve bir irade savaşı biçimini alan bu direniş, devrimci ideolojinin korunması ve geleceğe taşınması bakımından da önem taşıyor. Zira devrim ve iktidar bilincinin kırıldığı yerde, ortaya çıkan tahribatı telafi etmek, fiziki kayıpları telafi etmekten her zaman daha zordur. Bu nedenle faşizmin tasfiye saldırıları da iki yönlüdür. Düşman fiziki darbe ve tasfiyeye yoğunlaşırken bile asıl olarak stratejik kırılmaları ve ideolojik tasfiyeyi amaçlar. Bu koşullarda her bir politik güç nezdinde ideolojik sağlamlık ve stratejik ısrar sınanır. Kuşkusuz bu sınanma yine politik sahada ve maddi koşullar içerisinde gerçekleşir. Fiziki saldırıların ideolojik hedeflerle yürütüldüğü yerde, ideolojik duruş da somut bir direniş ve mücadelede vücut bulmak zorundadır.

Devrimci-komünist mücadele için ortaya koyduğumuz tutunma savaşının, farklı çizgilerle, diğer haklı mücadeleler ve onun politik-örgütsel formları için de geçerli olduğunu söylemek gerekir. Kürt ulusal mücadelesi, sendikal mücadele, kadın mücadelesi, gençlik mücadelesi, Alevilerin mücadelesi, çevre mücadelesi vb… Her biri kendi koşulları içerisinde ve birbiriyle etkileşim halinde kendini korumaya ve devam ettirmeye çalışmaktadır. Ancak özellikle de bu alanlarda sürece yön veren ideoloji ve örgütlenmeler bakımından reformist, düzeniçi, liberal eğilimlerin ağır bastığı bir gerçektir. Faşizmin, hâkim sınıflar ve devlet gerçekliğiyle ilişkisine ve faşizmin topyekûn saldırısının nasıl aşılacağına dair yaşanan bilinç bulanıklığı, bu alanlar nezdinde seçimlere ve düzen partilerine bel bağlayan bir arayışı ortaya çıkarıyor. Bu arayışın diğer yüzünde ise faşist hükümetin, ekonomik ve siyasi gelişmelerin seyri içinde kendiliğinden düşeceği beklentisi bulunuyor. Söz konusu beklentiler, öz güçlere ve devrimci bir mücadele ısrarına dayanmadığı için ortaya konan mücadele de belli bir sınırı aşamamakta, her geçen gün kendi içinde ideolojik, politik ve örgütsel bir yozlaşma yaşamaktadır. Özellikle belli alanlarda bu yozlaşmanın etkilerini daha fazla görmek mümkündür. Sendikalarda, Alevi kurumlarında yaşanan tartışmalara, kadın mücadelesinde hâkim hale gelen anlayışlara, seçim ve ittifak yönelimlerine vb. bakarak birçok sonuca ulaşmak mümkün. Kuşkusuz tersi çaba ve yönelimler de mevcuttur ancak hâkim çizgi ve anlayışların küçük burjuva, reformist ve liberal anlayışlardan beslendiği tartışmasızdır.

Odağa alınan sorunlar ve içine hapsolunan koşullar içerisinde yeterince üzerinde durulmasa da tüm bu yaşananların dünyada yaşanan ekonomik ve politik süreçlerle ilişkisi güçlüdür. Devletler de dahil olmak üzere her bir politik gücün, hâkim pozisyonunu korumak ya da hâkim pozisyona gelmek için “oyunun kurallarını” düne nazaran daha fazla zorladığı, yeni konsept ve stratejiler geliştirdiği bir süreçten geçilmektedir. Kabaca örneklemek gerekirse ABD emperyalist hegemonyasını korumak, Çin ve Rusya emperyalist hegemonyada öne çıkmak; Türkiye, değişen dünya dengeleri içerisinde geriye düşmemek, mümkünse kapitalist-emperyalist zincirde daha iyi bir yer elde etmek; AKP, her şeyi göze alarak iktidarını sürdürmek; CHP, fırsat kollayarak iktidar olmak vs. istemektedir. Hükümetteki AKP’nin fiziki saldırıları ve düzen muhalefetindeki CHP’nin kendine yedekleme politikaları altındaki devrimci-demokratik mücadeleler ise söylemi “sol, sosyalist” pratiği ise düzen içi ve reformist bir ikilem içinde varlığını korumakla meşgul durumdadır.

Emperyalist güçlerden yarı sömürgelere, faşist iktidarlardan ise halka ve devrimci-komünist güçlere yönelen baskının birbiriyle ilişkisi, dünyadaki gelişmelerin ülkeleri; her bir ülkedeki gelişmelerin ise dünyadaki dengeleri etkilediği bir zincirleme ilişkiyi içinde barındırıyor. Bu zincirleme ilişkinin düne nazaran daha yoğun ve aktif bir biçimde cereyan edeceğini söylemek gerekir. Bugün gerillaya karşı gerçekleştirilen bombardıman ve imha planlarının; silahlı mücadele yürüten örgütlere karşı özel yönelimlerin, HDP’ye ve devrimci-demokratik güçlere yönelen operasyonların; barolara, odalara ve birliklere yönelik müdahalelerin; işçilere dönük grev ve eylem yasaklarının her biri bahsedilen koşullarla ilişkilidir. Bu baskı ve tasfiye politikaları devlet ve hükümetin, bugününü devam ettirmek amacı yanında gelecek mücadelelere ve iktidar savaşlarına da hazırlık niteliği taşıyor.

SAĞLAM İLLEGAL ÖRGÜTLÜLÜKLER KİTLELER İÇERİSİNDE İNŞA EDİLEBİLİR

Yukarıda ortaya koyduğumuz tablo, devrimci-komünistlere de zorlu görevler yüklemektedir. Kitlelerin parlamentarist hayallerin peşinden sürüklenmesine karşı durmak ve faşizme karşı halkın mücadelesini geliştirmek bu görevlerden en kapsayıcı olandır. Bunu yapabilmek için ideolojik-politik bir mücadele sürdürmek zorunludur ancak bu yeterli değildir. Bu ideolojik-politik mücadelenin geniş kesimlere etki edebilmesi için somut bir güç olarak gelişmesi gerekir. Bu da devrimci faaliyetlerin geliştirilmesi ve örgütsel gelişimle ilgilidir. Nasıl ki düşmanlarımız, geleceği de öngören bir devamlılık peşindeyse devrimci-komünistler de bugünü ve geleceği içinde barındıran bir hat ve somut iddiayla hareket etmek, bunun gerektirdiği çok yönlü görevleri yerine getirmek zorundadır.

Devletin illegal ve silahlı mücadelelere yönelik tasfiye politikası korunması ve geliştirilmesi gerekenin ne olduğunu da belli oranda ortaya koymaktadır. Ancak bunu bilmek tek başına yeterli değildir. Silahlı mücadeleyi geliştirmek, en genel ifadesiyle onu halka mal etmekle mümkündür. Halk Savaşı bugünkü öncü pozisyonunu, kitlelerin çelişkilerine ve örgütlenmesine yoğunlaşarak derinleştirebilir ve daha ileri bir safhaya taşıyabilir. Bu ise halkın içinde sağlam örgütlülükler ve özelde güçlü yerel örgütlükler kurabilmekle ilgilidir. Aksi halde silahlı mücadelenin düşmanın kuşatmasını kırması ve savaşı geliştirmesi mümkün değildir.

Silahlı mücadele yönelimini koruyup geliştirecek olan sağlam örgütlülükler ancak illegal mücadele içerisinde geliştirilebilir. Tüm örgütün illegal mücadelede ustalaşması önemli bir yerde durmaktadır ancak sağlam illegal örgütlülükler yaratmanın anahtarı da yine kitleler içerisinde örgütlenebilmekten geçer. İllegal mücadele ve örgüt biçimlerinin gerçek misyonunu oynayabilmesi, kitle mücadelesi ve kitle örgütleri içerisinde gelişkin bir faaliyetle mümkündür. Kitlelerden kopuk, dar örgütsel ihtiyaçlarla sınırlı bir illegalite kendini yaşatmakta zorluk çeker. Bu zorluk sadece örgütsel ve pratik açıdan değil ideolojik olarak da kendini gösterir.

Devrimci mücadelelerin düzeyine bağlı olarak kitleselliğin zayıf olduğu, yarı-legal kitle örgütlenmelerinin geliştirilemediği koşullarda legal alanlardaki mücadele ve örgütlenme biçimleri, kitlelere ulaşmada ve politik açıdan onlara nüfuz etmede önemli bir işlev kazanır. Devrimci-komünistler için legal mücadele ve örgütlenme biçimleri, illegal mücadeleyi geliştirmenin ve sağlam illegal örgütlülükler yaratmanın bir aracıdır. Devrimci faaliyetler kitlelerin çelişkilerinden yola çıktığı ve kendini kitleler içerisinde örgütlediği oranda başarı kazanabilir. İllegal mücadelenin dar bir ilişki ağına hapsolmaması ve illegal örgütlenme yöneliminin başarı kazanması da buna bağlıdır.

İllegal örgütlenme yönelimi, illegal örgütlülüklerde kitle örgütlerine ve legal olanaklara dair bir bilinç gerektirdiği gibi kitle çalışmaları ve legal alanlardaki örgütlülüklerde de benzer bir bilinç gerektirir. Kitle çalışmaları ve legal faaliyetler, illegal faaliyet ve örgütlenmeyi güçlendirecek biçimde planlanmalı, illegal örgütlülüklerimizin kitlelere nüfuz edebileceği koşullar yaratılabilmelidir. Çünkü illegal örgütlülükler bir anlamda parti demektir. Tersi bir ele alış; örgütlülüğü legal biçimlere, faaliyetçileri ise legal bir yaşama hapsetmek demektir ki bu stratejik olarak yadsıdığımız bir gerçekliktir.

Stratejimizin illegal örgütlenme temeline dayandığını ve bunun esas olduğunu belirttiğimiz yerde legal ve yarı-legal biçimlerin ise bunu tamamlayan tali bir unsur olduğunu belirtmiş oluruz. Bugün bu tali unsur, esas olanın geliştirilmesinde önemli bir işlev kazanmak zorundadır. Bu zorunluluk; ülkemizdeki mücadelenin, kitle örgütlerinin ve kuşkusuz örgütümüzün somut gerçekliğiyle yakından ilgilidir. Bu gerçeklikten sıyrılmak önce onu işlemeyi ve içindeki olanakları değerlendirmeyi gerekli kılar.

SİLAHLI MÜCADELENİN BAŞARISI KİTLE ÇALIŞMASINDA GİZLİDİR

Proletarya Partisi’nin yaşadığı zorlu birçok dönem hatırlanacak olursa; kuruluş yılları ve sınırlı özgün dönemler dışında parti hiçbir zaman kitle tabanına sahip olmamak ve kitlelere ulaşacak kanalların bulunmaması gibi bir sorunu tartışmadı. Böyle bir sorunu tartışmak, özellikle de bizim gibi köklü bir hareket için mümkün değildir. Bizim için sorun her zaman doğru politikalar geliştirmekle; kitle tabanını ve daha geniş kitlelerle buluşmamızı sağlayacak söz konusu olanakları değerlendirmekle ilgili olmuştur. Durum bugün de farklı değildir. Kitle tabanımızı daha örgütlü kılmak için çaba harcamalıyız. Fakat bu noktada şunu unutmamalıyız ki tabanı örgütlü kılma çabası daha geniş kitlelere ulaşma ve yeni alanlarda örgütlenme perspektifini esas almalıdır. Bu esas alınmadığında parti tabanını daha ileri taşımak ve örgütlü kılmak da başarılamaz. Amaçladığımız şey, belli dönemlerde artış gösteren bir sahiplenme ve katılım; kendinden yola çıkıp yine kendine varan bir yönelim değildir. Taban kitleyi faaliyetlerde etkinleştiremeyen, taban ilişkilerini kitleler içerisindeki parti çalışmasının aracı haline getiremeyen bir yaklaşım, bir kısır döngü içerisinde kendini yeniden üretir ve her zaman aynı sorunları tartışmamız kaçınılmaz olur. Böyle bir yaklaşım parti tabanını, ideolojik ve örgütsel aidiyet duygularıyla sınırlayarak onu politik açıdan pasif bir pozisyona iter.

Benzer bir sorunu kitle örgütleri, sendikalar vb. için de tartışmak mümkündür. Bugün özellikle bu alanlarda var olan ve elde edilebilecek olanaklara nazaran çok yetersiz bir yönelimimiz olduğu açıktır. Her şeyin; özelde illegal ve silahlı mücadelenin, kitle çalışması ve kitleselleşmeyle ilişkisini bu kadar net ortaya koyduğumuzda, bu alandaki faaliyetlere yoğunlaşma görevini de ortaya koymuş oluruz. Ancak söz konusu olanakları ve daha fazlasına ulaşabileceğimiz kanalları gerektiği gibi değerlendirebildiğimiz söylenemez. Bugün her bir örgütlülüğümüz ve her bir faaliyetçimiz, dar örgütsel işler ve sınırlı bir parti tabanıyla kurduğu ilişkiler dışında ne kadar kitlelerle ilişkili olduğunu, onların çelişki ve sorunlarını örgütleme noktasında ne yapabildiğini sorgulamak zorundadır. Yürüttüğümüz faaliyetin sorgulanması, faaliyetimizin kitleye ve kitle örgütlerine dönük yetersizliklerini gidermemizin de anahtarıdır. Parti tabanını pasif kılan yanlış ele alışların; kitle örgütleri, sendikalar vb. nezdinde ise onları kendi haline bırakan, örgütleme ve önderlik görevini yerine getiremeyen bir sonuç doğurduğu ortadadır.

Devrimci mücadele ve özelde silahlı mücadele, sınıf mücadelesinin bir parçası ve onun en ileri biçimidir. Kitle çalışması, sınıfsal çelişkilerin örgütlenmesi ve geliştirilerek devrimci mücadeleye kanalize edilmesi içindir. Sınıf çelişkisi ve kitle çalışmasından koptuğumuz ya da mücadelenin ortaya çıkardığı sorunların çözümünü burada aramadığımız durumda, mücadelenin ortaya çıkardığı kayıpları telafi etmemiz ve daha ileriye adım atmamız da mümkün değildir. İllegal ve silahlı mücadeleyi geliştirmek öze odaklanmayı ve her bir mücadele biçiminin birbiriyle ilişkisini doğru kurmayı gerektirir. Bu öz, sınıf çelişkisidir ve bu çelişkiyi örgütleyebildiğimiz oranda devrimci mücadelemiz ve örgütlülüklerimiz de asıl amaç ve işlevinde daha başarılı bir biçimde konumlanmış olacaktır.

ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

Türk Lirası eriyor: Dolar 8 lirayı aştı

Sonraki Yazı

Şengal’de bir toplu mezar daha bulundu

Related Posts

Yazılar

İbo’nun Yolunda Onun Kararlılığı ve Cüretiyle Yürüyoruz!

18 Mayıs 2025
Yazılar

Demokrasî Di Çembera Neteweyê De

16 Mayıs 2025
Yazılar

Ulus Çemberinde Demokrasi

16 Mayıs 2025
POLİTİK - GÜNDEM

Faşizmin Saldırılarına Karşı Direniş Hattını Örelim!

14 Mayıs 2025
Güncel

1 Mayıs: Tartışmalar, Kitlelerin Eğilimi ve Taksim

12 Mayıs 2025
Dünya

Keşmir Gerilimi: Yeni Bir Savaş Kapıda mı?

10 Mayıs 2025
Sonraki Yazı
1 37

Şengal'de bir toplu mezar daha bulundu

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:[email protected]