HABER MERKEZİ- Tutsak yazar Mircan Karaali’nin Umut Kolonileri adlı tarihsel kurgu romanı Umut Kolonileri, Umut Yayımcılık’tan çıktı. Kitaba Umut Yayımcılık büroları, kitabevleri ve internet platformlarından ulaşabilecek.
Yazarın daha önce yine Umut Yayımcılık tarafından basımı gerçekleştirilen “Çocuklar, Krallar ve Kardeşim Mavi Martı”, “Afgan Kızı Rubina”, “Kaypakkaya Destanı”, “Beş Kızıl Karanfil”, “Fulin, Mavi ve Hudutsuz” adlı beş şiir kitabı ve “Gorki’nin Gitarı” isimli bir romanı da bulunuyor.
Yazarın yeni roman ve şiir kitaplarının da baskıya hazırlandığını belirten Umut Yayımcılık, Umut Kolonileri adlı roman ile ilgili olarak kitabın önsözünde şunları ifade etti:
“Nice yıldır duvarların öte tarafında demir parmaklıkların ardında mavi bir gülümsemeyle yaşamaya kenetlenen yazarımız Mircan Karaali’nin ikinci roman çalışması Umut Kolonileri/Aşkın Sır Kâtibi’nde, krallık ordusunun zulmüne, zulmetine karşı umut neferlerinin yeni yaşamın orta yerinde ışıyarak karanlıkları aydınlıklara kestiklerini görüyoruz.
Roman bir kurgu etrafında şekillense de iz düşümü tarihsel aynada kendisini buluyor. Tarih ve mekân ögeleri bir gerçekliğin tecellisi olarak kurgudan ziyade hem güncel hem tarihi olanla bağını kuruyor. Romana adını ve ruhunu veren Umut Kolonileri, kolektif bir ruha sahip komünlerin parça parça, iktidarın burçlarına yükselişini yansıtıyor. Dağlarda, korularda haki yeşiline, ayazda karda apaklığa sarılan; yeraltında kurtuluşun ışığını gösteren, örümcek ağları olmayan mağaralarda yaşamı örgütleyenlere denk düşüyor yine bugünde umut savaşçıları.
Tarihin sayfalarını ezilenlerce apaydınlık günlere çevirmenin rehberi olan komünist ustaların öğretisini Umut Kolonileri bilgelerinde umut savaşçılarının çeliğine su verirken görüyoruz. Umut bilgelerinin yüzünde komünist ustaların, umut neferlerinin yüzünde ise dağlarda özgürlüğün ateşini körükleyen halk savaşçılarının yüzü parıldıyor…
Sürükleyici dil ve anlatımıyla okuyucuyu aynı duygu ikliminin farklı mevsimlerinde yolculuğa çıkaran romanda krallığın gadrine uğramış halkın, umudun etrafında birleşip yoldaşlığın, adanmışlığın, ortaklığın güzellikleriyle harmanlanan mücadelesine eşlik ediyoruz. Bu onurlu güzergâhta kadınların, kurtuluşun patikalarındaki uzun yürüyüşüne tanıklık ediyoruz. Alınlarında yalnızca zafere mahkûmiyetin emaresi, rehberliklerinde umut filozoflarının öğretisiyle soluğunu rüzgâr eyleyenlerin sömürüsüz yeni bir dünyayı adımlayışlarının ayak seslerini duyuyoruz.
En umutsuz, en zayıf hecelerden umudun cümlesini nakış nakış işliyor kadınlar, en özgün en kadın hâlleri ve gizil güçleriyle. Yeni gökçe bir kadının en var hâlleriyle çelişkilerin tüm gözeneklerini doldurarak karanlığa sıktığı her umut kurşunu dağların doruklarında türküleniyor.
Düşe kalka, yekinip silkine, vurula öle ama düşünsel kökleriyle bağını asla koparmayan bir mücadelenin sıcaklığı sarıp sarmalarcasına. Farklı göklerde aynı orman kalabalığında aynı yağmurun ferahlığında yaşam toprağında boy verircesine. Aynı köklerde ayrı dallarda aynı yaşamı, özgür yaşamı yaşarcasına. Ayrık otlarını söküp atarak geçmişin köküne sıkı sıkı sarılırcasına. Geçmişten geleceğe uzanarak susuzluğa bengi suyu, sarılığa inat boy veren bir çift karanfilce…
Umudun mavi limanına demirleyişidir bu, dirence itinalı umutsuzluğa imtinalıların. Zulüm tarlasında boynu bükük başaklar, umut düşüyle doğanın rengiyle büyüyor, kök salıp hayatın dallarında uzandığı her yaprakta balkıyıp çoğalıyor, mavi uçurtmalar peşi sıra koşan çocuklar için…
UMUT YAYIMCILIK”