HABER MERKEZİ- AİHM, her iki eli olmayan ve Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından 5 kez “Hapishanede kalamaz” raporu verilmesine rağmen tahliye edilmeyen hasta tutuklu Ergin Aktaş’ın yaptığı “Yaşam hakkı ihlali” ve “işkence” başvurusunu reddetti. Avukatı Gülizar Tuncer, “AİHM, bu kararla işkence ve insanlık dışı cezalandırmayı onaylamış oldu” diyerek tepki gösterdi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Adnan Bilen’in haberine göre; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), her iki eli olmayan ve Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından 5 kez “Hapishanede kalamaz” raporu verilen hasta tutuklu Ergin Aktaş’ın “Yaşam hakkı ihlali” ve “işkence” gerekçeleriyle yaptığı başvurusunu “kabul edilemez” bularak reddetti.
Şu an Metris R Tipi Hapishanesi’nde kalan Aktaş, aynı gerekçelerle avukatları aracılığı ile Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvuruya dair ret kararı verilmesi üzerine AİHM’e başvurmuştu. Yapılan bu başvuruyu karara bağlayan AİHM, hapishane otoritelerinin başvurucunun tutulma koşuluyla ilgili yeterli tedbiri aldığı sonucuna ulaşıldığını savunarak, Aktaş’ın hapishanede tutulma koşullarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 3. maddesi kapsamında “kötü muamele oluşturmadığına” hükmetti.
Başvurucunun her iki eli için de protez sağlandığı ifade edilen AİHM kararında, Aktaş’ın engellilere uygun dizayn edilen, uzman ve tıbbi yardımın sağlandığı R Tipi Hapishanesi’nde tutulduğuna işaret etti.
Av. Tuncer, “Aktaş için 5 kez verilen kararın ardından Ceza İnfaz Savcılığı’na başvurduk. Onlar reddedince bir üst ceza mahkemesine başvurduk. Yaptığımız onlarca başvuru yine reddedildi. Her seferinde bize katıldığı eylemler gerekçe olarak gösterilerek ‘güvenlik gerekçesiyle’ kararı reddettiklerini söylediler. Yine ATK kararı sonrası yaptığımız başvurularda ağırlaştırılmış müebbet ceza alan bir kişinin şartlı salıvermeye konu olamayacağı gerekçesiyle başvurularımız reddedildi. Ergin Aktaş, iki eli olmamasına rağmen Menemen ve Silivri cezaevlerinde tek başına tutuldu. Ergin cezaevlerinde vereme yakalandı, yine KOAH ve bronşit hastalıklarına nüksetti” dedi.
“AİHM, BAŞINDAN BERİ HÜKÜMETİN ARGÜMANLARINI ESAS ALDI”
İdare Mahkemesi, AYM gibi tüm iç hukuk yollarına yaptıkları başvuruların reddedilmesi üzerine AİHM’e “Yaşam hakkı ihlali” ve “İşkence” uygulamalarına ilişkin başvuru yaptıklarını dile getiren Tuncer, şunları söyledi:
“Bu başvuru yıllarca sürdü. Yüzlerce yazışma ve klasörler dolusu dosya gönderdik. Ancak AİHM buna rağmen tıpkı buradaki mahkemeler gibi ret kararı verdi. AİHM son süreçte Türkiye Cumhuriyeti hükümetini rahatsız edecek yada genel uygulamada farklılar taşıyacak nitelikte kararlar vermek istemiyor. Hasta mahpuslarla ilgili bu devletin bir cezalandırma politikası var. Yani ağır durumda olsalar bile cezaevinde ölüme terk ediliyorlar ve çok istisnai durumlarda serbest kalıyorlar. Burada bulanan hasta mahpus sayısı dünyanın hiçbir yerinde yok. AİHM, bu bilgilere sahip olmasına rağmen başından beri hükümetin argümanlarını esas aldılar.”
“HÜKÜMET, R TİPİ İÇİN EN İYİ CEZAEVİ SAVUNMASI YAPTI”
Av. Tuncer, AİHM’e yaptıkları başvuruda Ergin Aktaş’ın tek hücrede kalamayacağını, ATK’nin bunu belgelediğini ancak buna rağmen hala hücrede tutulduğunu, hastalıklarına rağmen bir kişinin hapishanede kalamayacağını tüm detaylarıyla yazdıklarını belirtti.
Fakat AİHM’in sanki tüm bu gerçekler yokmuşçasına hükümetin iddialarını esas alarak karar verdiğini vurgulayan Tuncer, “Hükümet AİHM’e; ‘Onlar ağır hastalıkları nedeniyle R tipinde tutuluyorlar. R tipi cezaevleri özel cezaevleri, mahpuslar bu cezaevlerinde bakıma tabi tutuluyor, sağlıkçı ve doktorların olduğu, düzenli tedavilerinin yapıldığını ve en iyi olanaklara sahip cezaevleri. Biz devlet olarak onları olabilecek en iyi koşullarda yaşatıyoruz. Bunlar tehlikeli insanlar ve bir daha çıkarlarsa suç işleyebilirler’ savunması yapmıştı. Yani devletin çok iyi dediği cezaevinde biri boynundan aşağı, biri belden aşağı felçli ve biri de elleri olmayan mahpus aynı odada tutuluyor. Bu üç kişinin bir birlerine bakmaya mahkum edildiği ve insanlık dışı koşullarda yaşamaya mecbur bırakıldığı bir cezaevi hücresi. Devletin iyi dediği cezaevinde bu üç kişiden biri ayaklarıyla elbise yıkıyor, diğeri elleriyle sıkıyor” diye konuştu.
“AİHM KARARIYLA İNSAN HUKUKUNUN DIŞINA ÇIKTI”
AİHM’in kararına tepki gösteren Tuncer, “AİHM kararında ‘serbest bırakmaya gerek yok, devlet koşulları iyileştirmiş’ diyor. AİHM’in bu kararı ile işkence ve insanlık dışı cezalandırma ve infaz sürecine ilişkin verdiği kararlarla çelişiyor. AİHM bu kararla işkence ve insanlık dışı cezalandırmayı onaylamış oldu. Böylece on yıllarda insan hakları hukukunda, ceza ve infaz politikalarında yaşanan geri dönüş ve sertleşme sürecini de ortaya koymuş oldu. AİHM verdiği kararlarla artık insan hukukunun dışına çıktı. Özellikle son yıllarda AİHM buna benzer bir çok karar verdi ve bu son karar artık bunun zirvesi oldu” ifadelerini kullandı.