29 Temmuz, Salı
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Borçla Ekilen Hacizle Biçilen Tarım

Borçla Ekilen Hacizle Biçilen Tarım

29 Temmuz 2025
içinde Yazılar
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da hasat dönemi, ne yazık ki tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar için umutla değil; ama kaygıyla başladı. Kış ve ilkbahar aylarında yaşanan zirai don, uzun süren kuraklık birçok bölgede sebze ve meyvenin olgunlaşmasını engelledi ve şap hastalığı da hayvan pazarlarının daralmasına neden oldu. Zirai don ve kuraklık, verimi ciddi şekilde düşürdü ve tarlalardan beklenen rekolte alınamadı. Bu durum, üreticinin zarar etmesine, elindeki ürünleri de kaybetmesine neden oldu. Hayvancılıkla uğraşanların ise, halihazırda yem ücretlerinden kaynaklı derin açmazlar yaşarlarken, şap hastalığının yayılması da durumlarını ayrıca olumsuz etkiledi. 

Amasya’dan gelen bir çiftçinin sesi binlerce üreticinin ortak duygusunu özetliyor.

Ömer Dalgıç adlı üretici şöyle diyor:

“5 ton kirazım oluyordu. Bugün 40 liradan 200 bin lira yapardı. Bir tane meyve deseniz yok. Beş kuruş gelirimiz yok, devletten de doğru dürüst bir destek alamadık. Arazimizin su parasını ödeyemiyoruz.”

Sadece bu söz bile, içinde geçen “su parası” vurgusuyla devletin destek değil, alacaklı olduğunu ortaya koyuyor. Üreticinin toprağın sahibi değil, borçlusu gibi görüldüğü bir sistemde üretimin sürdürülebilirliğinden nasıl bahsedebiliriz?

Üreticinin sorunları sadece doğal olaylarla sınırlı kalmıyor; süregiden tarım politikaları üreticinin elindeki ürünü satamamasına ya da sattığında giderini karşılayamayacak bir fiyata razı olmasına yol açıyor. İstanbul Sarıyer’de bir markette 750 TL/kg satılan kiraz için üreticiden 40 TL’ye alım yapıldığı, bu iki fiyat arasındaki farkın 18 kat olduğu bildirildi. Peki bu fark kimin cebine giriyor? Ne üreticinin ne tüketicinin… Bu düzen, aracıların zenginleştiği, üreticinin emeğinin gasbedildiği, tüketicinin ise pahalılıktan yakındığı bir çark. Ve bu çark her yıl biraz daha hızlı dönüyor. Üretici ile tüketici arasına giren tefeciler, tüccarlar ve aracılar ürünleri düşük fiyattan alıyor. Hal böyleyken üretici ya ürünlerini tepki göstererek bedavaya dağıtıyor ya çöpe atıyor ya da çok ucuz fiyattan satmak zorunda kalıyor. Ürününü depolayacak imkânı olmayan, pazara doğrudan erişemeyen üretici, mecburen aracının sunduğu düşük teklifi kabul ediyor. Bu da onları sürdürülemez bir üretim döngüsüne hapsediyor. Tüm bu gelişmeler, üreticilerin emeğinin sömürüldüğünü ve borç içinde yaşamaya mahkûm edildiğini gösteriyor. Girdi maliyetleri artarken, destekler yetersiz kalıyor. 

Üreticiler, bu yıl Çukurova’da sert çekirdekli meyveler başta olmak üzere birçok üründe ciddi rekolte kayıpları yaşandığını ve tarımsal üretimin neredeyse yapılamaz hale geldiğini ifade ediyor. Adana’nın Kozan ilçesinde 100 ton rekolte beklenen bir şeftali bahçesinde yalnızca 10 ton hasat yapılabildi. Üreticiler, bu yıl ürünlerin yok denecek kadar az olduğunu belirtiyor.

Çiftçiyi tarım ilaçlarına, kimyasal gübrelere ve şirket tohumlarına bağımlı kılan; ürünlerini yabancı ve tekelleşmiş yerli şirketlerin ucuza alıp zincir marketlerde en yüksek fiyattan sattığı bu üretim tarzı, baştan itibaren tasfiye edilmemiş feodalizmin öğelerini barındırmaya devam ediyor. Bu üretim anlayışı ülkemizin mevcut sosyo-ekonomik yapısından kaynaklanıyor. Tarımın uluslararası şirketlere bağımlı kılınması, onların istediği ürünlere göre, sattıkları tohumlara göre üretim yapılması mevcut yarı feodal yapının korunduğunu açıkça gösteriyor. Çiftçi her geçen yıl daha da bağımlı hale geliyor. Ekilen tarım alanları küçülüyor. Tarım ürünlerinde üreticinin eline geçen fiyatlar son derecede yetersiz. Örneğin sivri biber tarlada 13 TL/kg iken markette 49 TL/kg; aradaki fark yüzde 283. 

Üreticiler, bir yandan ellerine geçen ürün fiyatlarının düşmesi ya da yetersiz artması, diğer yandan da kimyasal gübre, yem, mazot vb. girdilerin hızla yükselen fiyatları nedeniyle oluşan makasta ezilmeye devam ediyor.  Gübre, mazot, yem, zirai ilaç, elektrik, sulama, tohum ve işçilik maliyetleri sürekli artıyor. Yüksek maliyetle üretim yapan çiftçilerin borçları da günden güne katlanıyor. 2025 yılının mart ayında çiftçilerin bankalara olan borçları bir önceki yıla göre yüzde 50 oranında artarak 996 milyar 177 milyon liraya yükseldi.

Örneğin bir çiftçi yıllık üretim maliyetinin 500-600 bin TL civarında olduğunu belirterek borç yükünden bahsetti: “Bahçemizin yıllık üretim maliyeti 500-600 bin TL. Sadece dolu için sigorta yaptırdık. Eğer dolu ve don ikisini birden sigortalasaydık 200 bin TL prim ödememiz gerekecekti. Bu rakam çiftçi için çok büyük yük. 3 milyon liralık aracı 50 bin liraya sigortalıyorsunuz ama 2-3 milyon lira değerindeki bahçeye 200 bin TL prim isteniyor.”

Mart 2025’te Türkiye genelinde 2 bin 937 tarla, çiftçilerin borcunu ödeyememesi nedeniyle icra yoluyla satışa çıkarıldı. Bu tarlaların 1959’u Mart’ın ilk 24 gününde, kalan 978’i ay sonunda satışa sunuldu. En fazla hacze uğrayan iller arasında Kayseri (42), Balıkesir (41), Eskişehir (40), Kırklareli (33), Afyonkarahisar (32), Ankara (30) ve Bursa (29) bulunuyor.

Her üç üreticiden ikisi, yani yaklaşık yüzde 67’si arazilerinin haciz riskiyle karşı karşıya. Bazı köylerde tarım arazilerinin yarısı satışa çıkarıldı.

Aralık 2024’te 868,6 milyar TL olan çiftçi borcu, Şubat 2025 itibarıyla 935,9 milyar TL’ye yükseldi, yani sadece iki ayda 67 milyar TL artış yaşandı.

Aynı dönemde takip (icra) altına giren borç tutarı, yüzde 31–37 artarak 3,6 milyardan 4,97 milyar TL’ye yükseldi.

Bu göstergeler, üreticilerin büyük kısmının artık borcunu ödeyemez durumda olduğunu gösteriyor.

Mart ayı boyunca 2 bin 937 tarla icra listesine alınırken aynı dönemde 111 traktör de hacze konu oldu. Bu durum, tarımsal üretim araçlarının hızla elden çıkarılmasının somut kanıtıdır.

Traktörsüz kalan üretici tarlayı ekemeyecek, devlet desteklerine de erişemeyecek demektir. Bu da köylerdeki bir üretici kesiminin tamamen yok olması riski demektir. Küçük ve orta ölçekli çiftçiler, üretimden pazara kadar hiçbir alanda güçlü değil; pazara erişimleri aracıya bağımlı.

Girdi maliyetleri (gübre, tohum, mazot, yem, ilaç, işçilik, enerji) hızla artarken üreticiler ürünlerini pazarlayamıyor ya da zararına satmak zorunda kalıyorlar. Borçları artıyor, borç artınca icra, icra olunca tarla ve araç kaybı gerçekleşiyor ve bu bir döngü halinde devam ediyor.

Bu veriler, sistemin yapısal sorunlarını çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Küçük üreticinin ekonomik olarak korunmadığı, finansal riskini taşıyacak araçlardan yoksun bırakıldığı bu yapı, tarımda bağımlılığın ne derece arttığını da gözler önüne seriyor. 

Söz konusu veriler, küçük ve orta ölçekli üreticinin sistem tarafından ezildiğini net biçimde gösteriyor. Borçlandırma, pazarlama zincirindeki fiyat makasları, hacizler ve girdi maliyetleri bu üreticileri tarımdan kopmaya itiyor.

Küçük üreticinin emeği toprağın altında çürürken, raflarda fahiş fiyatlarla satılan ürünler nasıl bir sistemde yaşadığımızı açıkça ortaya koyuyor. Türkiye’de tarımsal üretim artık yalnızca doğa koşullarına değil, ekonomik ve politik yapıların kıskacına alınmış durumda. Küçük ve orta ölçekli üretici sistematik olarak borçlandırılıyor, üretim dışına itiliyor. Her şeye rağmen üretici, toprağa güvenmeye devam ediyor. Don vursa da, dolu yağsa da, borç altında ezilse de, traktörü icraya düşse de… 

Tags: borççiftçihaciz
ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

ODTÜ’de grev ilanı asıldı

Related Posts

ANALİZ

Mülksüzleştirme Kıskacı ve Çevre Hareketi

27 Temmuz 2025
Yazılar

Geleceksizliğe İtilen Dersim Gençliği

26 Temmuz 2025
Yazılar

Suriye’de Denge Sağlanamıyor HTŞ, Çetevari Saldırılarını Sürdürüyor

25 Temmuz 2025
POLİTİK - GÜNDEM

Silah Susar, Bölgesel Hesap İlerler

24 Temmuz 2025
Yazılar

Sınıf Analizi, Devrimi Kavramanın Temel Biçimidir

23 Temmuz 2025
KOLEKTİF DOĞRULTU

Toplumcu Bakış ve Egemen Sınıf Kliklerinin Çatışmaları

21 Temmuz 2025

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:[email protected]