Ordu’da üniversite öğrencisi Ceren Özdemir evinin önünde Özgür Arduç isimli şahıs tarafından bıçaklanarak katledildi. Katil Özgür Arduç’un, 14 yıl önce de bir çocuğu öldürdüğü, 2018’de açık hapishaneden firar ettiği, 2018’de ise hırsızlık yaparken yakalandığı tekrar tutuklandığı ve sonrasında “Yargı Reformu Paketi”nden yararlanarak açık hapishaneden bir kez daha firar ettiği ifade edildi.
Her katledilen kadından sonra katile ilişkin çıkan haberlerin hepsi özünde aynı diyebiliriz; eski eşi tarafından katledilen Ayşe Tuba Arslan’ın eşinden gördüğü şiddete karşı 23 kez suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı. 10 suç duyurusundan 5’i “delil yetersizliği gerekçesiyle” takipsizlikle sonuçlandı. Arslan’ın Eskişehir Aile Mahkemesine yaptığı son başvuruda ise dilekçesinde “Bu şahıstan ölüm tehdidi alıyorum. Benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz” dediği de ortaya çıktı.
Güleda Cankel’i katleden Zafer P.’nin ise emniyette verdiği ifadeye göre 17 Kasım Pazar günü saat 18.00’den cinayeti işlediği 18 Kasım saat 11.00’e dek aralıklarla Güleda Cankel’e şiddet uyguladı. Cankel üç kez kaçma girişiminde bulundu ancak başarılı olamadı. Zafer P., cinayetten bir gün önce çevredekilerin ihbarı üzerine polisin olay yerine geldiğini ve Cankel’in hastaneye götürüldüğünü, kendisinin de karakolda ifade verdikten sonra serbest bırakıldığını söyledi. Cankel’in karakolda kendisinden şikayetçi olmadığını iddia eden Zafer P. “Onu polis aracıyla evine götürdüler. Beni de ifademin ardından bıraktılar” dedi.
Sistematik bir biçimde şiddet gören Güllü Yılmaz’ın ölmeden bir ay önce eşi Can Yılmaz tarafından boğazının kesilmek istendiği öğrenildi. Boğazından yaralı halde polise giden Güllü Yılmaz’ın şikayeti üzerine gözaltına alınan Can Yılmaz, aynı gün içinde serbest bırakıldı. Bu olaydan 20 gün sonra (17 Ekim) Can Yılmaz, eşi Güllü Yılmaz’ı yanıcı maddeyle yaktı.
Katledilen kadınlara dair bizleri aynı zamanda öfkelendiren örnekleri çoğaltabiliriz. Katiller, devlet tarafından “yakalanamıyor”, “iyi hal” uygulanıyor bir anlamıyla sırtları sıvazlanıyor. Serbest bırakılıp bırakılmaması, “iyi hal” indirimi uygulanmaması, kadınların mücadelesi ne kadar güçlü ise o oranda değişiyor. Diyebiliriz ki katillerin cezasının verilmesinde “hukuk sistemi” değil kadınların mücadelesi belirleyici oluyor.
Devlet bir yandan katilleri serbest bırakıp onları “cezasızlık” zırhıyla kuşatırken bir yandan da kadınların, kadın katliamlarını durdurmak için yürüttüğü mücadeleye saldırıyor. Katilleri tutuklamayan, “yakalayamayan” devlet, Esenyurt’ta 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü ile ilgili bildiri dağıtan kadınları gözaltına alarak tutukluyor. Yine 25 Kasım’da Taksim’de yürüyüş yapmak isteyen kadınlara saldırıyor.
Tüm bu örnekleri önümüze koyarsak Ceren’in ve diğer katledilen kadınların katilinin tek bir kişi olduğunu söyleyebilir miyiz? Katil yalnızca Özgür Arduç değil kadın cinayetlerinin önünü açan, katilleri iyi hal indirimleriyle ödüllendiren, serbest bırakan devletin ta kendisidir.
Bir YDK’lı