14 Ağustos, Perşembe
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Direnişteki DIGEL Tekstil işçileri yaşadıkları sorunları ve taleplerini açıkladı

Direnişteki DIGEL Tekstil işçileri yaşadıkları sorunları ve taleplerini açıkladı

14 Ağustos 2025
içinde Emek, Güncel
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

İzmir Gaziemir’de faaliyet gösteren Alman menşeili erkek giyim fabrikası DIGEL Tekstil’de TEKSİF’e (Türkiye Tekstil, Örme, Giyim ve Deri Sanayii İşçileri Sendikası) üye oldukları için çok sayıda öncü işçi işten atılmıştı.

Fabrika önünde direnişlerini sürdüren işçiler ve TEKSİF Sendikası basın açıklaması düzenledi. İşten atılan işçilerin ve çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada TEKSİF Sendikası adına basın metnini Genel Merkez Kadın Komisyonu Temsilcisi Pelin Vuruşaner okudu.

Pelin Vuruşaner işçilerin işten atılma sürecini şöyle aktardı: “17 Ocak 2025 tarihinde, DIGEL TEKSTİL işçilerinin büyük çoğunluğu; düşük ücretler, insan ve kadın onuruna yakışmayan çalışma koşullarını protesto ederek DIGEL TEKSTİL yönetimine karşı ses yükseltmiş ve aynı gün TEKSİF Sendikası’na üye olma kararı almıştır. TEKSİF Sendikası, yasal çoğunluğu sağlayarak Çalışma Bakanlığı’ndan aynı gün yetki belgesi almıştır.

Ancak DIGEL TEKSTİL yönetimi, işçilerin bu anayasal hakkına karşılık olarak aynı gün (17 Ocak 2025) sendikal örgütlenmede öncülük eden 4 işçiyi tazminatsız şekilde işten çıkarmıştır. Bu baskı süreci 6 Şubat 2025 tarihinde yeni işten atmalarla devam etmiştir. Daha önce işten çıkarılan arkadaşlarının geri alınması ve insan onuruna yakışır çalışma koşulları talebiyle paydos sonrası açıklama yapan 3 öncü işçi daha, aynı şekilde tazminatsız olarak işten çıkarılmıştır. 13 Haziran 2025 tarihinde de üyelerimize yönelik haksız işten çıkarmalara bir yenisi eklenmiştir: DIGEL TEKSTİL yönetimi, 8 öncü işçiyi gün boyunca çalıştırmış; ardından mesai bitiminde işçiler evlerine gittikten sonra, her birini telefonla arayarak işten tazminatsız şekilde çıkarıldıklarını bildirmiştir. Sonuç olarak, sendikalaşma süreci boyunca; öncülük eden, işveren aleyhine şahitlik yapan ve anayasal hakkını kullanan toplam 15 TEKSİF üyesi işçi, DIGEL TEKSTİL işvereni tarafından haksız, hukuksuz ve tazminatsız şekilde işten çıkarılmıştır.”

“DIGEL TEKSTİL’DE KADIN İŞÇİLER MOBBİNG VE TACİZE MARUZ KALIYOR”

DIGEL Tekstil’de kadın işçilerin sistematik olarak baskı, mobbing, taciz ve toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığa maruz kaldığını ifade eden Vuruşaner yaşananlara dair şu örnekleri verdi:

-DIGEL TEKSTİL yöneticileri, 2018 yılında gerçekleştirdikleri bir toplantıda kadın çalışanlara doğrudan “hamile kalmamaları” yönünde uyarılarda bulunmuş, hamileliğin iş akışını aksatacağı gerekçesiyle kadın bedenine ve yaşam hakkına müdahale etmeye kalkmıştır. Kadınlara “hamile kalmayın” deme cüretini gösterebilecek kadar pervasızlaşan bu yönetim anlayışı, kadın emeğini yalnızca itaat ettiği sürece var saymaktadır.

-DIGEL TEKSTİL’de hamile olduğunu öğrenen kadın işçilerin, işyeri hekimine sundukları kan testleri geçerli sayılmamaktadır. Kadınlar insan kaynaklarına yönlendirilmekte; hamile olduklarını belgeleyebilmeleri için ultrason raporu istenmektedir. Bir erkek yönetici, kadın çalışanlara doğrudan şu ifadeleri kullanacak kadar ileri gitmiştir: “Rahmine bakacağım, keseye düşmüş mü düşmemiş mi ona göre hamilelik haklarını kullanman için dosya açacağım.” Kadın işçilere bu uygulamanın “şirket kuralı” olduğu söylenmiş; doğurganlıkları denetlenmeye çalışılmıştır. Kürtaj ya da düşük yaşayan kadın çalışanların da yaşadıkları travma ve psikolojik yıkım hiçbir şekilde dikkate alınmamakta; aynı uygulamalar onlar için de geçerli kılınmaktadır.

-DIGEL TEKSTİL, “şirket kuralı” adı altında kendi keyfi yasalarını oluşturmuş ve bu kuralları baskı aracı olarak kullanmaktadır. Bunlardan biri de işbaşı saatinden sonra ve iş bitiş saatinden önce yarım saat süreyle tuvalet kullanımının kesinlikle yasaklanmasıdır. Bu yasak, fabrikadaki tüm çalışanlar için geçerli olmakla birlikte, %85’i kadın olan işyerinde özellikle kadın işçileri hedef almaktadır. Kadınlar regl dönemlerinde dahi ihtiyaçlarını giderememekte, zor durumda kalmalarına rağmen tuvalete gitmelerine izin verilmemektedir. Gittikleri taktirde ise yöneticiler tarafından herkesin içinde azarlanmakta, küçük düşürülmektedirler. Üstelik bu kurallar yalnızca sözlü baskıyla değil, fiziki varlıkla da desteklenmektedir: İşveren vekilleri işbaşı öncesi ve sonrası tuvalet önünde kollarını bağlayarak beklemekte; çalışanlar üzerinde doğrudan psikolojik baskı kurmaktadır.

-DIGEL TEKSTİL’de işe başvurup metot eğitmeni tarafından makinede denendikten sonra olumlu rapor almalarına rağmen, özellikle yeni evli veya nişanlı kadınlar “hamile kalma potansiyeliniz yüksek” gerekçesiyle işe alınmamaktadır. Bu açıkça cinsiyet temelli ayrımcılıktır. Bu şekilde kadınların çalışma hakları ihlal edilmektedir. Ayrıca, iki aylık deneme süresi içinde hamile kalan bir kadın işçi, işyeri yöneticisi tarafından önceden hazırlanmış istifa kağıdını imzalamaya zorlanarak, kendi isteğiyle ayrılmış gibi gösterilmiştir. Kadın, sonrasında çocuğunu kaybetmesi ve eşinden ayrılması üzerine, DIGEL TEKSTİL tarafından tekrar işe alınmıştır. Şirket, yeni işe başlayan kadın çalışanlara açıkça “Hamile kalırsanız sizi işten çıkaracağız” mesajı vermektedir.

-DIGEL TEKSTİL’de başka bir kadın işçi, o gün fazla mesaiye kalamayacağını bildirince, erkek ekip lideri tarafından açıklama yapmaya zorlanmıştır. Kadına ısrarla nedenini açıklatmaya çalışan ekip liderine, kadın işçi lazer epilasyona gideceğini söylemiştir. Bunun üzerine erkek ekip lideri, “Yat masaya, ben yapayım, gitmene gerek yok!” diyerek kahkaha atmış ve bir iş ortamında, otoritesini kullanarak kabul edilemez bir sözlü tacizde bulunmuştur. Kadın işçi bu durumu İnsan Kaynakları’na bildirmiştir. Ancak DIGEL TEKSTİL yönetimi her zamanki gibi sessiz kalmış; olay yalnızca bir şikâyet dilekçesiyle geçiştirilmiş, hiçbir soruşturma açılmamış, hiçbir yaptırım uygulanmamıştır. Tacizci erkek yönetici daha sonra başka gerekçelerle, tüm hakları ve tazminatı verilerek sessizce işten çıkarılmış, adeta ödüllendirilmiştir. Ancak mağdur kadın işçiye hiçbir açıklama yapılmamış, adalet yine yerini bulmamıştır. Diğer bir deyişle, DIGEL TEKSTİL’de kadınlar açıkça aşağılanıyor, tacize uğruyor, ama cezalandırılan kimse olmuyor.

-DIGEL TEKSTİL’de bir kadın işçi, beraber çalıştığı erkek çalışan tarafından sürekli sözlü tacize maruz kalmıştır. Bu erkek çalışan, kadına sistematik biçimde uygunsuz teklifler yapmakta ve etik dışı, taciz dili kullanmaktadır. Kadına yönelik, “Sen güzel bir kadınsın, senin gibi bir eşim olsa iş yaptırmam, uzatırım ayaklarını, masaj yaparım” gibi rahatsız edici ve baskılayıcı ifadeler sarf etmektedir. Zamanla bu erkek işçi, kadının diğer erkek çalışanlarla olan ilişkilerini kısıtlama ya çalışarak baskıyı artırmıştır. Daha sonra, bu çalışanın yalnızca tek bir kadına değil, fabrikadaki birçok kadın işçiye benzer taciz ve baskılarda bulunduğu ortaya çıkmıştır. Kadınlar bu durumdan çok rahatsız olmalarına rağmen, daha önceki örneklerde olduğu gibi fabrika yönetiminin şikayetlerini ciddiye almayacağını ve konuyu örtbas edeceğini düşündükleri için hareketsiz kalmışlardır. Söz konusu erkek çalışan, daha sonra şirket bünyesinde Almanya’ya gönderilmiş ve yönetim tarafından “örnek çalışan” olarak gösterilmiştir. Bu durum, DIGEL TEKSTİL yönetiminin kadın çalışanların maruz kaldığı bireysel ve sistematik tacizlere göz yumduğunu, hatta bazen tacizin kaynağı haline geldiğini açıkça ortaya koymaktadır.

-DIGEL TEKSTİL’de bir kadın işçinin işleri tamire gidince, erkek yönetici yanına gelip, “Kimlerle bakışıp kimlerle konuşuyorsun da bu işler tamir olarak geri dönüyor?!” diyerek hem suçlamış hem de alay etmiştir. Kadının hatasını işin teknik kısmına değil, sözde “ahlak dışı” davranışlarına bağlamıştır. Bu resmen kadına karşı “ahlaksızlık” imasıyla yapılmış bir saldırıdır. O kadın işçinin onuru ayaklar altına alınmış, işyerinde erkeklerle bakışıyor diye adı çıkarılmakla tehdit edilmiştir. Bu olay, sadece o kadına değil, bütün kadın çalışanlara verilmiş açık bir mesajdır: “Eğer hata yaparsan, seni erkeklerle anmaya başlarız, adını çıkarırız.” Bu apaçık bir baskı yöntemidir. Susturmak, sindirmek, yıldırmak için kullanılan bir dildir.

“İŞÇİLER, TACİZSİZ VE DEMOKRATİK İŞ YAŞAMI İÇİN SENDİKALAŞMIŞTIR”

İnsan ve kadın onuruna yakışır, tacizsiz, şiddetsiz ve demokratik iş yaşamı için DIGEL işçilerinin TEKSİF Sendikası’nda örgütlendiğini ifade eden Vuruşaner son olarak şunları söyledi:

“Açıklamamız boyunca yer verdiğimiz yaşanan örnekler yaklaşık 7 yıllık bir süreye yayılmıştır. Bu süreçte baskı, mobbing ve bazen de tacizin hiyerarşik üst pozisyonundaki amirlerden geldiği, diğer durumlarda ise bunları engellemek için işverence kurumsal olarak hiçbir tedbirin alınmadığı, işletilmediği koşullarda kadın işçiler bu saldırıları tek başına göğüslemek, bu nedenle de çoğu durumda sessiz kalmak zorunda kalmıştır. Ancak işyerinde gerçekleşen örgütlenme sürecini takiben birlikte daha güçlü olduklarının ve haklarını örgütlü biçimde arayabileceklerinin bilinciyle kadın üyelerimizden çok sayıda vaka ve şikâyet sendikamıza bildirilmiştir. Tarafımıza ulaşan şikayetlerin çokluğu ve içeriği işyerinde yaşanan sorunların sistematik hale geldiğini, işverence ya hiçbir önlem alınmadığını ya da alınan önlemlerin yetersiz kaldığını göstermektedir. DIGEL işçilerinin sendikalaşma mücadelesi zaferle sonuçlanıp işyerinde işçilerin disiplin kurulu da dahil olmak üzere temsiliyetinin sağlanacağı, işçinin de söz hakkı olacağı toplu iş sözleşmesi düzeni kurulduğunda bu sorunların çözümü için büyük yol alınmış olacağı açıktır. Ancak DIGEL işçilerinin halihazırda işverenin haksız işten çıkarmalarının hedefi olduğu, toplu iş sözleşmesi masasının kurulmasının işverence türlü yollarla geciktirilmeye çalıştığı ve işyerinde bir SENDİKASIZLAŞTIRMA operasyonu yürütüldüğü gözetildiğinde, açıklamamızda yer verdiğimiz kadın üyelerimizin yaşadığı sorunların tüm kamuoyuna ivedilikle duyurulmasında yarar görülmüştür.

DIGEL TEKSTİL’de çalışan kadın işçilerin iş hayatında karşılaştığı baskı, mobbing, taciz ve ayrımcılık ne yazık ki hâlâ yaygın ve sistematik bir sorun olmaya devam ediyor. Bizler bu sorunlara sessiz kalmamak, mücadelemizi kamuoyunun bilgisine sunmak için bir araya geldik.

Siz değerli katılımcılara, DIGEL TEKSTİL’de kadın işçilerin yaşadığı baskı, mobbing ve tacizin sesi olmak, hak ihlallerini ve adalet taleplerini kamuoyuna duyurmak için düzenlediğimiz bu basın toplantısına geldiğiniz için teşekkür ediyoruz.

DIGEL TEKSTİL’de çalışan, özellikle kadın işçiler olmak üzere tüm arkadaşlarımız ve üyelerimiz, sendikalı olma haklarını kullandıkları için işten atılmanın yanı sıra, kadın çalışanlara yönelik şiddet, cinsel taciz ve mobbing gibi kabul edilemez uygulamalarla karşı karşıya kalmaktadır.  Kadın işçilerin maruz kaldığı şiddet, taciz ve mobbing ifadeler, dilekçeler ve tanıklıklarla tarafımızca detaylı şekilde belgelenmiştir.

DIGEL TEKSTİL işçilerinin sendikalaşma kararlarının bu sorunlar çerçevesinden anlaşılması çok önemlidir. İşçiler sadece ekonomik hakları için değil, aynı zamanda insan ve kadın onuruna yaraşır eşit koşullarda çalışmak ve şiddetsiz, tacizsiz ve demokratik bir iş yaşamı için sendikalaşmıştır. Bu bağlamda, DIGEL TEKSTİL yönetimini bir an evvel bu koşulları sağlamaya, işçilerin en temel yasal hakkı olan sendikalı olma hakkına saygı duyarak sendikamızın yetki belgesini kabul etmeye ve bu süreçte haksız ve hukuksuz biçimde işten atılan işçileri işe geri almaya çağırıyoruz.”

Tags: digel tekstil
ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

Mersin ve Hatay’da yangın: Bin 115 kişi tahliye edildi

Sonraki Yazı

İHD ve ÇHD’den ‘kuyu tipi hapishaneler kapatılsın’ talebi

Related Posts

Güncel

İHD ve ÇHD’den ‘kuyu tipi hapishaneler kapatılsın’ talebi

14 Ağustos 2025
Güncel

Mersin ve Hatay’da yangın: Bin 115 kişi tahliye edildi

14 Ağustos 2025
Güncel

Egemenlerin Krizi: Halka ve Doğaya Savaş

14 Ağustos 2025
Güncel

Gazetemizin 191. sayısı “Halka Cehennemi Yaşatanlar Devrimle Yıkılacak” manşetiyle çıktı

13 Ağustos 2025
Emek

Direnişi sürdüren Peri Tekstil işçilerine dayanışma ziyareti

13 Ağustos 2025
Emek

1 Mayıs’taki Taksim yasağı için “hukuka aykırı” kararı

13 Ağustos 2025
Sonraki Yazı

İHD ve ÇHD’den ‘kuyu tipi hapishaneler kapatılsın’ talebi

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:[email protected]