Gazetemizin bir önceki sayısında işlediğimiz, yayın faaliyetinin önemi ve buna bağlı olarak da yayın dağıtımına dair çalışmalarımızın önemine paralel tartışmamızın devamı amacıyla yayınımızın beslenmesi konusunu ele alacağız.
Devletin topyekün saldırı dalgasından payına düşeni alan devrimci basının sahiplenilmesi ayrıca önem taşımaktadır. Devrimci basın çalışanlarının tutuklanması, yaptıkları haberlerden dolayı yıllara varan cezalar alması, kapatılma ve sosyal medya hesaplarının susturulmaya çalışılması, dağıtımcılarının gözaltı ve tehditlere maruz kalması bu saldırılardan öne çıkanlardır. Gazetemiz de bu saldırıların her birini yayın hayatına başladığından beri yaşamaktadır. Ancak bu saldırılar işçi sınıfı ve ezilenlerin sesini kısmak, susturmak yerine daha kararlı ve daha gür bir şekilde bu sesi yükseltme iradesini kuşanmasını sağlamıştır.
Gazetemizin, başta işçi sınıfı olmak üzere ezilenlerin sesi olma niteliğini, çizgisini ve özelliğini hiçbir saldırı boyutu değiştirmeyecektir. Devrimci- komünist yayın çizgimiz, temsil ettiğimiz gelenek bu saldırılar karşısında boyun eğmeği değil, bu saldırılar karşısında daha kararlı durmayı bize öğretmiştir. Bu kararlılığın büyütülmesi ise tek başına gazetemizin çıkışı ve sürdürülmesi ile değil, onun kitlelerle buluşturulması, onların elinde bilinçlendikleri, örgütlendikleri bir silaha dönüştürmekle mümkün olacaktır.
Gazetemizin bu niteliğe bürünmesindeki temel noktalardan biri sistemin sürekli olarak teşhiri ve teşhirle de yetinilmeyerek kitlelere örgütlenme bilincinin taşınmasıdır. Sistemin saldırılarının doğru politikayla teşhir edilmesi kadar diğer önemli noktalardan biri de kitlelerin kendi sesini gazete sayfalarımızda bulmasıdır. Bu gazetemizin sahibi olan kitlelerin kendi sorunlarını tüm çıplaklığı ile yansıtması kadar, değerlendirmeleriyle de gazetemizi sahiplenmeleriyle mümkündür. Sesi duyulmayan, bastırılan halkın sesini duyurmak, onların sesini duymak gazetemizin oynaması gereken rolü tamamlayan temel ögelerden biridir.
Soyut ve kaba haliyle sadece dünya ve ülke gündemini yorumlamak ve değerlendirmek değil, halkın sesini duymaya ve duyurmaya duyulan ihtiyaç sahip olduğumuz kitle çizgimizin de gereğidir. Bunu başarma görevi ise sadece gazetemizin değil, tüm bölge ve alanlarda bulunan okur ve dağıtımcılarının görevidir. Her okurumuzun, dağıtımcımızın aynı zamanda gazetemizin doğal muhabiri olduğu, mahallede, bölgede yaşanan direnişlerin, eylemlerin yanı sıra faaliyetimizin deneyim ve tecrübelerinin aktarılması herkesin, hepimizin görevidir. Bu noktalarda uzun dönemdir yaşanan ve kendini duyarsızlık olarak gösteren sorunun aşılması ise yine kolektif çabayla olacaktır. Bu çabanın oluşması ve gelişmesi ise ancak bu ihtiyacın kavranması ve bilince çıkarılması ile mümkündür. Bu görev bilince çıkarılmadığında, doğru biçimde anlaşılmadığında görev olarak görmek ve bu görevi yerine getirmekte söz konusu olmayacaktır.
Bulunduğumuz bölgelerden düzenli haber, makale, röportaj göndermenin yanı sıra, yürütülen çalışmaların yansıtılması, bu çalışmalardan çıkan sonuçların değerlendirilmesi, bunların bir deneyim olarak gazetemizin okurları ile paylaşılması bilgilenmenin ötesinde, çalışmalarımızın gazetemizde buluşmasını sağlayacaktır. Bu aynı amaç uğruna çalışma yürüten okurlarımızın, aynı ruhla çalışmalarına kilitlenmelerini ve büyütmenin azmini de yaratacaktır.
Her okur ve dağıtımcı aynı zamanda gazetemizin yazarı, üreteni ve bilgi kaynağıdır. Her okur ve dağıtımcı öneri ve değerlendirmeleriyle gazetemizin gelişimini sağlayan doğal editörlerdir. Yayının kolektif üretimi başarılamadığında kendini tekrar eden bir çalışmaya bürünmesi ve temel amaçlarından, araç rolünden uzaklaşması kaçınılmazdır. Bu durumda yayın faaliyetinin zenginleşerek kendini yeniden üretmesi mümkün olmayacaktır. Bugün karşılaştığımız bazı güçlüklerin, bizi belli sınırlara hapseden ve rutinleşme eğilimi gösteren hatalı tutumların giderilmesinin yolu, gazetemize hayat kazandıran kolektif emek ve bilinçten geçmektedir. Yayın faaliyetimizin daha gelişkin ve zengin bir biçimde yeniden üretiminin gerçekleştirilebilmesi yine kolektif bir emek ve çaba gerektirmektedir.
Devletin hız kesmeyen saldırıları önümüzdeki süreçte de devam edecektir. Sistemlerini bugün ve yarın ayakta tutmanın yegane yolu bu saldırıları daha da arttırmaktan geçmektedir. Ne var ki bu durmak bilmeyen saldırıların sadece bir süre daha kendilerini ayakta tutmaya yetse de onları nihai sonlarını hazırlamayı engelleyemeyecektir. Saldırıların yoğunlaşacağı bu süreçte kitle hareketlerinin de gelişip büyüyeceği bir gerçektir. Ve bu nedenle kitlelerle daha güçlü bağlar kurmak, bu bağı kurmak için elimizdeki tüm araçları en aktif biçimde kullanmak, bu araçları mücadelemizin aktif birer parçası haline getirmek belirleyici önemdedir. Gazetemizi bu mücadelenin aktif bir parçası haline getirelim, her birimiz onun dağıtımcısı, yazarı, okuru olduğumuzu unutmayarak emek verelim.
