“Salt gazetenin dağıtılması bile gerçek bir bağı kuracaktır. Bugün kentler arasında devrimci amaçlı bağlar çok seyrektir ve her halükarda bir istisnadır. Fakat bir gazetemiz olduğunda, bu bağlar bir kural haline gelecek, sadece gazetenin dağıtımını değil, aynı zamanda (ve daha da önemlisi) deneyim, malzeme, güç ve kaynak alışverişini güvence altına alacaktır. Böylece örgütsel çalışmanın kapsamı derhal birkaç kat artacak ve bir yerde elde edilen başarı, sürekli daha da mükemmelleşmeye katkıda bulunacak, ülkenin öbür ucunda çalışan yoldaşların mevcut deneyimlerinden yararlanma isteği uyandıracaktır.” (Lenin, Cilt 2, s. 181)
Yayın dağıtımı, yayının dağıtım sorunu tek tek sorunlara indirgenmeden, “eksiklerimizin” arkasına sığınmadan daha bütünlüklü ve çok yönlü kavranmalıdır. Çünkü yaşanan sorun arka planında nedenlerle birlikte yaşanmakta ve sorun, yayının dağıtımının sınırlı sayıda yapılması gibi bir sonuçla karşımıza çıkmaktadır. Sorunlarımızın sahip olduğu zemin ve nedenler toplamı birbiri ile ilişkili. Bu gerçek aynı zamanda sorunlarımızın çözümlerle de bağlantılı olduğunu görmek gerekir.
Kitle faaliyetimizin ve bu faaliyetin amacı olan örgütlenme faaliyetimizin önemli araçlarından biri olan gazetemizin dağıtımına dair yaşanan sorunumuzun nedenini örgütlü yapımızın daralmasının ve buna bağlı olarak kitle faaliyetimizin daralmasının sonucudur.
Sorunu en kaba haliyle matematik bir hesap olarak kavramayıp, politik nedenlerini anlamaya yoğunlaşacaksak orada üzerinde duracağımız temel sorun kitle faaliyetimizin niteliği ve yaygınlığı olmak zorundadır. Daralan örgütlü yapının genişlemesi, mevcut örgütlülüğün niteliğinin artmasının anahtarı kitle faaliyetidir. Bu faaliyet bize etki gücümüzün genişlemesini, sınıf mücadelesinin gündemleri ile daha güçlü ilişkilenmemizi, yeni olanak ve ilişkilerin açığa çıkmasını sağlayacaktır. Sürekli tekrar ettiğimiz bu genel doğruyu henüz bilince çıkardığımızdan veya kavradığımızdan söz etmek mümkün değildir. Bu doğrunun kavranmadığı tespitini ise en yalın haliyle pratiğimizden, kitle ile kurduğumuz ilişkilerden ve bu ilişkinin sınırından yola çıkarak yapabiliriz. Yani sorunlarımızı da sorunlarımızın çözümünü de belirsizliklerde değil somut pratiğimizde bu pratiğimizin analizinde aramalıyız.
Üçüncü yılını geride bırakan gazetemiz içerik, yayın çizgisi, sınıf mücadelesinin gündemlerine müdahalede önemli bir birikim oluşturmuştur. Bu birikimin zenginleşmesi, niteliğinin artması ancak yayının kitlelere ulaştırılması, bu faaliyetin sonucunun alınması ve bu sonucun gazetemize yansıtılması ile mümkündür. Pratiğin öğreticiliği ve zenginliği, başarı ve başarısızlığın görülmesinde esastır. Bu nedenledir ki pratikten yoksunluk, dar pratik bizi körelten ve gerileten bir nitelik taşımaktadır.
Gazetemiz kitlelere yönelik politik ajitasyon ve örgütlenme faaliyetimizin önemli araçlarından biridir. Bu aracın oynadığı misyon bilince çıkarılamadığında, dağıtım faaliyeti mekanik anlamda yerine getirilmesi ya da savuşturulması gereken bir görev olarak yaklaşmaktayız. Elbette ki kitlelere dönük faaliyetimiz tek başına gazetemizin dağıtımı ile sınırlandırılamaz. Bu faaliyetimiz diğer başka faaliyetlerimizin önemli bir parçasıdır ve tartıştığımız bu faaliyete hak ettiği önemin verilmemesidir. Bu önem esas olarak kitle faaliyetine verilen önemin kendisidir. Mücadelenin ancak kitlelerin örgütlenmesi ve savaştırılması ile kazanılacağının bilince çıkarılmamasının yansımasıdır bu pratikler. Bu duruma, kavrayışa müdahale ise pratik değil ideolojik temelde olmak zorundadır. Çünkü sorun tek başına sayısal açıdan bir yayın dağıtımı hedefi değil, kitlelerin örgütlenmesini, politik ajitasyon faaliyetinin yaygın bir biçimde yapılmasını hedefleyen bir faaliyettir. Bu başarıldığında yayın faaliyetimiz olması gereken zemine ve temele oturacaktır.
Bu faaliyet gazetemize yansıdığı oranda, faaliyetimizi yansıtan, daha canlı, kitlelerin sorunlarını pratik mücadeleden beslenerek öğrenmek ve müdahale etmek de mümkün olacaktır. Yayının kendini tekrar eden makalelere hapsolmasının engeli pratik mücadeleden beslenmesi ile mümkündür. Bu eksik ya da tam olmadığında gazetemizin canlı ve kitle faaliyetinden beslenme özelliğinin silikleşmesi, kaybolması durumu yaşanacaktır.
Gazetemiz işçi sınıfı ve ezilenlerin politik iktidar mücadelesinin çeşitli araçlarından biridir ve bu mücadelede gerçek kurtuluş bilincinin kitlelere taşınmasında belirleyici bir rol oynamaktadır. Bugün düzen içi mücadelenin, reformist ve tasfiyeci dalganın hakim olduğu dönemde çıkarılan yayınlarda bu çizgiden bağımsız değildir. Kitlelere taşınmak istenen bilinç reformizmdir ve düzen içi çözümlerdir. Devrim iddiasının bugün pratikte somutlandığı nokta devlet içinde hakim kliğin seçimler yoluyla gitmesi ve yerine başka bir kliğin gelmesidir. Devrim düşüncesi, iddiası ve iradesi şimdilik rafa kaldırılmıştır. Kitlelerin bu savaşıma hazırlanması bunun için örgütlenmesi ötelenmiş bir görevdir. Bu temel öğelerdeki ideolojik savruluşlar, çıkarılan yayınlara, yayınların diline de damgasını vurmaktadır. Gazetemizin çıktığı günden bugüne koruduğumuz çizgi ve farklılığımızın temelleri de buna dayanmaktadır. Proletaryanın ve tüm ezilen sınıfların kurtuluş mücadelesini sağlayacak iktidar mücadelesinden sebatla, sapmadan gerçekleşen yürüyüş gazetemize de gazetemizin yayın çizgisine de hakim olandır.
Pandemi süreci ile birlikte kimi küçük burjuva anlayışların basılı yayından vazgeçerek, internet gazeteciliğini kurumsallaştırmaya dönük attığı adımlar, pandemi sürecinin açığa çıkardığı kimi engellerle açıklanamayacak değişimlerdir. Bu pratikler, sınıf mücadelesinde taşınan kararlılığın ve iradenin zayıflamasının yansımalarıdır. İnternetin yaygın kullanımı, kitlelerin iletişim ve bilgilenmede bugün bu aracı yaygın kullanıyor olma gerçekliği elbette kavranmalı, bu gerçek görmezden gelinmemelidir. Bu durum, internet aracılığı ile kitlelere sesimizi daha etkin duyurma, daha aktif bir propaganda yapma, kitlelere ulaşmada bu aracı gerektiği önemde kullanmaktan bizi elbette alıkoymamalıdır. Ancak kitlelerin örgütlenmesi ancak onlarla temastan, onların içinde pratikte aktif bulunmaktan, onlarla aynı havayı solumaktan geçer. Bugün rafa kaldırılan bu gerçekliktir.
Ekonomik ve siyasal kriz tüm yıkıcı etkileri ile önümüzdeki dönemde açığa çıkacaktır. Başta işsizlik olmak üzere, emekçi halkın yaşamındaki yoksulluk dayanılmaz noktalara taşınacaktır. Bugünden yakın tarihimize biriken öfke bu maddi zemine dayanarak mayalanmaktadır. Devlet ayakta kalmak için sürekli ve kesintisiz saldırmaktadır. Bu saldırının toplumun çeşitli kesimlerinde yarattığı sonuç küçümsenemeyecek bir mücadele birikimi olmuştur. Bu birikimlerin daha büyük birikimlere ve patlamalara dönüşmesi ancak kitlelerin gerçek öncüsüyle buluşması ile mümkün olacaktır. Bunu başarmak için elimizdeki araçları en aktif biçimde kullanalım, kitleleri onları kurtuluşa götürecek yegane ideoloji ve politikayla buluşturalım. Bunun için durmaksızın mahalleleri, fabrikaları, sokakları kısacası halkın yaşamına temas edeceğimiz her alanı, sesimizi ulaştırmanın alanı olarak kavrayalım. Daha aktif, daha militan, daha kararlı ve daha cesur adımları hep ileri daima ileri doğru atmaktan vazgeçmeyelim.