6 Temmuz, Pazar
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Hedefe Varış, Kolektif İradi Bir Çaba Gerektirir!

Hedefe Varış, Kolektif İradi Bir Çaba Gerektirir!

17 Eylül 2020
içinde Yazılar
partizan

partizan

Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Proletarya Partisi’nin yürüyüşünde, örgütlü yapısının büyütülmesi, niteliğinin yükseltilmesi ve kitlenin çelişkilerine militan bir çizgide uzanarak sınıf savaşımının keskinleştirilmesi hedeflenmektedir. Aynı zamanda politik algının açılması, duyarlılığın geliştirilmesi, önderlik misyonunun bilinç ve pratik düzeyde kavranması-geliştirilmesi gibi yakıcı sorunlara müdahale öncelikle önemlidir. Geride bıraktığımız dönemde kampanya faaliyeti çerçevesinde iyice somutlanan ve asla kampanya sınırlarında kalmaması, süreklileşmesi  gerektiği ifade edilen bu politikanın hangi noktalarda, ne düzeyde başarıya ulaştığı veya ulaşamadığına bakmak ve ortaya çıkan yetmezlikleri gidermeye, hata ve yanlışlıkları terk edip olumlulukları geliştirip güçlendirmeye yönelik adımları atmak önemlidir. Ancak bu denli önem arz eden ve başta gelen bir konu da bir politikanın kavranması ve kavratılması sorunudur.

Aynı konuların, hep aynı noktalarının tekrar tekrar gündemi meşgul etmesi, kavrayış sorununu irdelemeyi daha da öncelikli ve önemli hale getirmektedir. Bu soruna gözlerimizi kapatırsak, eksiklikleri bazen örgütlü bir yapıya veya alana, bazen de politikanın kendisine ve giderek kitleye fatura etmekten kurtulamayız. Şu anki gidişat, bu anlayıştan bütünüyle kurtulmuş olunduğuna dair bir tablo sunmuyor. Politika, en başından onun uygulayıcısı ve uygulatıcılarına yeterince kavratılamadığında, daha geniş bir kitleye nasıl, hangi yol ve yöntemlerle kavratılacağı, uygulamaya nasıl geçirileceği hesaba katılmadığında, hareketimizin ileri bir aşamaya evrilmesini gözlemek boşuna bir bekleyiş olur. Bu şaşmaz kuralların bir derece bilincinde olsak bile, bütünlüklü tarzda uygulamayı başaramadığımızdan, daha ileri adımlara kapı aralamakta zorlanıyor ve gecikiyoruz. Mevcut durum, genel ve özel politikayı kavrayanın kavradığıyla kaldığı ya da her yoldaşın kendi düzeyinde bir kavrayışa, uygulayış tarzına sahip olduğu bir tablo sunuyor. Bu durumda, hedeflenene azami oranda ulaşılabileceğini söyleyemeyiz. Ancak şu ana kadar olduğu gibi ağır aksak, parçalı bir ilerleyişten emin olabiliriz.

Zaman hızla ilerlemesine, devrimci mücadelede bir günün, yerine göre bir saatin dahi kıymetli olmasına rağmen, hedefe yürüyüşte ağır aksak bir gidiş, hatta hedefin yer yer, belli bir zamandan sonra silikleşmesi söz konusudur. Bu sorun her alanda gecikmeksizin gündemleştirilmeli, kolektif zeminlere taşınmalı ve bireysel sorumluluklar da alarak aşılması görev edinilmelidir. Bu görev her ne kadar kolektif tarzda yerine getirilmeyi gerektirse de “Kişinin kendini proleter devrimin ve proleter partinin önderi olarak kanıtlaması için, teorik güç ile proleter hareketin pratik-örgütsel deneyimlerini bireyinde toplamak zorundadır”  sözlerinde işaret edildiği gibi, bireysel bir görevdir de. Bedenen aktif olduğumuzu ya da pratik-örgütsel ihtiyaçların yoğunluğundan (ki böyle bir yoğunluk içinde olunmadığı da kesin) imkan yaratamadığımızı ve başka gerekçeleri öne sürüp, partinin stratejik hattından, taktik-politik hedeflerinden, süreç değerlendirmelerinden bihaber olmayı haklılaştıramayız.

Kavrayış sorunun böylesi yanları olmakla beraber, tümden teknik-pratik bir aksayışa ya da örgütün bu konu özgülünde yeterince işletilememesine indirgeyemeyiz. Aynı zamanda sorunu, okuma-araştırma-inceleme ya da politikaya kafa yorma eksikliğine de indirgeyemeyiz. Temelinde ideolojik zayıflık ve yetmezlikleri barındırdığını görmeli ve işaret etmeliyiz. Zira sadece kampanya veya kısa vadeli bir politikanın yeterince kavranamamasıyla karşı karşıya değiliz. Daha ziyade, sürece bir bütün olarak muğlak bakma, mücadelede ve partili yürüyüşte ileri düzey ve kapsamlı konumlanmaktan çekinme hali gibi, sorunun süreç boyunca açığa çıkan ideolojik boyutlarıyla karşı karşıyayız. Yine, öncünün bu süreçten tutarak, ileriye dair almaya çalıştığı konuma karşı bir algılayış sorunundan söz edebiliriz. Öyle ki bir kesim parti tabanının ve hatta ileri kitlenin gördüğü, hissettiği, partiden aldığı yeni bir ruh halini, örgütlü bir kesim daha geriden yakalıyor. Açık sözlülükle bunu da ifade etmeliyiz.

Sorun tüm boyutlarıyla irdelendiğinde, içinden çıkılmasının kolay olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak hep vurguladığımız gibi “komünistlerin öğretmeni de zordur!” Egemen ideoloji-politika ve her tür gerici enstrümanla kuşatıldığımız ve bu kuşatmanın hız kazanıp, yoğunlaştığı böylesi dönemlerde tüm çelişkiler çok yönlü, derinlikli ve yaygın yaşanmaktadır. Yine böylesi dönemlerde burjuva tarzda yaşama zerrece bir yakınlık veya yatkınlık, kişiyi en dibe kadar çekmeden bırakmamaktadır. Bu dönem, “ara yolun uzun gitmediğini” her zamankinden daha açık göstermektedir. Dolayısıyla ilk elden safımızda netleşmek, adımlarımızı sistemden daha açık ayrıştırmak, partili ve örgütlü yürüyüşümüzü güçlendirmekle, pekiştirmekle ancak çelişkilerimize bir çözüm zeminine kavuşabiliriz. Öncelikle bu noktada kendimizi sarsıcı bir nitelikte sorgulamalı ve bunu başarmanın mücadelesini vermeliyiz. Bu sorgulayış ve mücadeleler, bizi gün gün örgütlerken politikleştirecek; partinin diliyle, politik hamleleriyle kuşanmamızı sağlayacak ve kitlelerin önünde militan duruşumuzu, alternatif olma umudunu güçlendirecektir.

Kavranması ve kavratılması gereken esas halka bu olmakla beraber, süreç politikalarına dair kolektif düşünüş ve eylem tarzının geliştirilmesi bu halkayı takip etmelidir. KP’nin yöneliminin ama kolektif bir tarzla, ama bireysel çabaya dayanarak kavrandığı her yerde, soyuttan somuta evrilen ve giderek gerçeklik haline gelen değerler görülmektedir. Bu, başta parti bileşenlerinin, yan örgütlenmelerin oluşturulması, devrimci-demokrat hareket çevresinde duran ileri kitle dediğimiz örgütlenmeye en yakın ve yatkın kitlenin saflara dahil ediliyor olması, ülkenin-yerelin toplumsal, siyasal gündemine karşı gelişen duyarlılık ve müdahalecilikle kendisini somutlamaktadır. Gençliğin militan bir çizgide ilerleyişi, semtlerin süreklileşmemiş ve parçalı da olsa askeri tarzla öne çıkması, medya ve basın yayının devrimci tarzda etkili ve yaratıcı kullanımı, Avrupa merkezli gelişen toplumsal siyasal kitle hareketlerine özne boyutunda katılım vs., süreç içerisinde önemli adımlar olmuştur. Bu adımlar, kolektif irade ve eylem bütünlüğüne kavuşmuş, teori ve politikayı bu biçim ve nitelikte kavrayan, komünist hamlecilikle kucaklayan, her gün daha geniş bir kitleye kapı aralayan yeni ve güçlü adımlarla bizi başarıya yakınlaştıracaktır. Başarının en somut göstergesi ise; ortaya çıkardığımız hareketin ileri kitledeki yansımaları ve örgütlenmenin bağrındaki parti gücünün gelişimi, büyümesi; bu gücün, sürekli kendisini yeniden üreten ve geliştiren bir mekanizma oluşturabilmesi şeklinde karşımıza çıkacaktır.

POLİTİK-PRATİKTE SÜREKLİLİK, MİLİTAN ÇİZGİDE ISRAR

Günümüz açısından, dünyada ve ülkede devrimci bir sürecin olgunlaştığı koşullar içerisindeyiz. Evet, emperyalist kapitalist sistem krizli yapısını aşamıyor ya da her aşma hamlesi başka bir kriz dalgasını şişirmekten öte bir işe yaramıyor. Bu nedenledir ki gittikçe ağırlaşan krizin sonuçlarını bertaraf etmek için askeri saldırılara, operasyonlara ve işgallere yönelmektedir. Belli bölge ve ülkelerde ve özellikle yarı-sömürgelerde, halkların isyan dalgası dönem dönem kabarıyor olsa da bu dalga, ezilen sınıfları iktidara taşıyacak nicelikte ve nitelikte değil henüz.

Bilmek gerekir ki komünistler, karşılaştıkları ya da kendi kurguladıkları bir dünyada yaşamak dışında her şeyi yaparak, ancak komünist olma sıfatının gereğini yerine getirebilirler! Tarihsel ve toplumsal yasaların ışığında ve mevcut gerçekliği oluşturan çelişkilerin sunduğu olanaklar çerçevesinde ve bu olanakların sınırlarında alabildiğine dolaşarak hareket ederler, ilerleme ve devrime dair etkili ve canlı güç merkezleriyle buluşma şansını zorlarlar. Komünistlerin görevlerinin en başında toplumsal-siyasal çelişkilere mümkün olduğunca yakından mercek tutabilme, onların hareket yönünü doğru anlayabilme düzeyinde bir güncel teorik gelişkinliğe erişmek geliyor. Aynı şekilde, sınıfsal-ulusal vd. sosyal temeldeki mücadelelere dair politik yönelimler belirleme görevi önde geliyor.

Sınıf mücadelesinin gelişim seyri ve belirlenen politikanın örgütlü bir tarzda hayata geçirilmesi, süreklileştirilmesi ve bu politikanın geniş kitlelerle buluşturulması, kitleler tarafından sahiplenilip güce dönüştürülmesi sorununda aşama kaydetmek, politikanın isabetli olmasıyla eşdeğer önemdedir. Bu noktada kaydettiğimiz aşama, başlangıç itibariyle önemli adımları içermektedir. Gerek yerel bazda gerek bütünlüklü olarak kolektif doğrultuda harekete geçilmiş, bahsi geçen yönelimler doğrultusunda canlı-dinamik bir siyasal “ortam” oluşmuştur. Yönetici organların ivme kazandırma çabası bunda etkili olurken; yine yönetici organların önderlik etmedeki kimi eksikliği, bu siyasal canlılığı süreklileştirme azmindeki kesintiler, ivmeyi yavaşlatan önemli etkenlerden biri olmaktadır. Nihayetinde son durum, politik belirlemelerin düşük bir hızla ilerlediğini göstermektedir. Yine salt merkezi düzeyde bir ısrarla sınırlı kaldığını, örgütlü yapı ve tabanda hedeflerin yeterince zorlanmadığını ve aşağıdan yukarıya bir politik üretimin taşınmadığını da göstermektedir.

Parti-içi diyalektik, merkezi politikanın tabana kadar inmesi ve tabanda uygulanan bu politikanın daha da zenginleştirilerek uygulanırken, sonuçlarının da merkeze doğru taşınmasıyla, merkeze taşınan politikanın yetkinleştirilip bu sürecin yeni bir döngüye girmesiyle ancak anlamını bulur. Politik mücadeleler açısından bu işleyişin tıkanıklığı, bazen salt üstten zorlanarak yürünmeye çalışıldığı, bazen de üstün de beklemede kaldığı bir tarzda somutlanmaktadır. Dolayısıyla politikanın uygulanması, devamlılığı, geliştirilmesi, ilk olarak bu sorunu aşarak mümkün hale gelebilecektir. Bu nedenle, yönetici organlar başta olmak üzere tüm örgütlü yapının, merkezi politikayı yeniden yeniden okuması, kavrama çabası içinde olması ve bunu dar kalıplar içinde değil, geniş bir uygulama zeminine ve pratiğine kavuşturmasının üzerinde durulmalıdır! Bütün sonuçları kolektif birikim ve yeniden üretime dönüştürmenin mücadelesini vermelidir.

İkinci olarak, politika hızlı tüketilecek bir “malzeme” değildir! Bir merkezi politika ya da belli dönemlere özgü hakim olması istenen çizgi, sadece söylendiği an itibariyle ya da kısa bir an için geçerli değildir. Farklı yeni bir anlayış belirlenmemişse, sürekli bir tarzda bu uygulanacak-öğrenilecek-tekrar uygulanacak demektir. Hedeflerimiz belli, bunların yoğun politik mücadeleler içinde ve militan bir çizgide uygulanması gerekliliği de ortaya koyulmaktadır. Başlangıçta bu anlayış hakim iken; yani bir çok alanda politik-pratik hamlecilik ve militan bir pratik tutturulmaya çalışılırken; giderek darlaşma, sıradanlaşma ve arkaya yaslanma, rahatlık, legal alanın konforuna kaçma gibi şekillenişlere yönelinmektedir. Bu kesinlikle tasfiyeci sürecin ve hala etrafımızdaki küçük-burjuva sağ ya da sol hareketlerin bize sirayet etmiş ve etmekte olan köklü etkilerinin işaretidir.

Belli ki bu etkilerden öyle kolay ve hızlı kurtulamayacağız. Bunlardan kurtulmadığımız sürece, belirlenen politika ne denli yetkin olursa olsun uygulamada mutlaka darlaşacak, verimsizleşecek ve nihayetinde sonuçsuzlaşacaktır! Önümüzdeki iktidar perspektifli politik yönelimler, faşist diktatörlüğün gerici zoruna karşı devrimci zoru konumlandırarak gerçekleştirilebilecekken; bu yönelimin yoğun pratikler içinde boğuşmayı, koşuşturmayı gerektirdiğini unutmayalım. Rahatımızı, konforumuzu bozmadan, ölüm dahil her türlü bedeli göze almadan bunların hiç biri gerçekleştirilemez ve bunun aksi bir yaşam, aksi bir düşünsel şekilleniş başladığında, egemenlerin çizdiği sınırlardan dışarıya çıkmak elbette mümkün olamaz. Ancak o sınırlarla karşılaşıldığında “olmaz” ve “yapılamaz”larla mızmızlanmalar boy gösterebilir.

Tarihimize başvurduğumuzda, yapmamanın yapamamaya kaçınılmaz dönüşünü buluruz; “Devrimci olmama, düşünce planında yani ideolojik düzlemdeki dönüşümle devrimci olamamaya götürmektedir. Artık bu noktaya gelindiğinde ise böyle bir derdin kalmadığı ve yeni koşullara uyum sağlandığı görülecektir.” Nesnellik karşısında havlu atmak ve giderek çevreyle benzeşmek bizi rahatsız etmeli, hatta bu durumun vahametiyle uykularımız kaçmalıdır. Politik karşılığı ve kazanımı, örgütsel kulvara akışı olmadan geçen uzun zamanlarımız, pratikten yoksun geçen her günümüz, kayıpların art arda dizilmesi olarak görülmelidir. Bir an önce günü, saati yakalamalı; sayısız nicel değişimler sağlayarak yaşamımızın güzergahını değiştirmeli ve nihayetinde kendimizi var olandan keskinlikle kopararak devrimci dönüşümü sağlamalıyız. Ancak bunu başarabilen sınıfların, halkların ve onların yarattığı önderlerin tarihte yeri vardır. Biz bunu başarmalıyız. Bunu ancak güçlü mücadeleler vererek başarabiliriz!

Proletarya Partisi örgütleriyle vardır ve örgütler de onları oluşturan insan unsuruyla, o insanların bileşiminin faaliyetiyle vardır. Bu faaliyetlerin kumanda merkezi olan parti, aynı zamanda kendi toplamının kapasitesini aşan, kendisini ileri atılımlara götürecek, yolunu aydınlatacak bir önderlik mekanizmasını yaratır. Dolayısıyla önderlik, öncül adımların sahibidir ve öyle de olmalıdır. Önderliğin öncül politik adımlarının takip edilmemesi, yeterince ilgiyle izlenmemesi ve tabii ki bu adımların yoldaşı olma yönlü çabaya girişilmemesi durumunda ise, partinin hangi bileşeni olursa olsun onu hareketin uzağına atar. Ateşe uzak durarak ısınmayı beklemek nasıl beyhude bir bekleyişse, ideolojik-politik ve örgütsel önderliğin hareketini uzaktan takip ederek her şeyin dört dörtlük olmasını beklemek de aynı beyhudeliğe çıkar.

Proleter ideoloji-politika ve örgütlenmeleri düşmanın yoğun saldırılarıyla birlikte, devrimci saflarda esen tasfiyeci rüzgarın kuşatması altındadır. Aynı zamanda ekonomik ya da ulusal-inançsal-cinsel-çevre ve doğa temelinde çelişkiler derinleşmekte ve kitleler bu süreçte güçlü olmasa bile diri olan tutunacak dallar aramaktadır. Devrimci mücadele etrafındaki kuşatmayı parçalama, kitlenin beklentisini karşılama iddiası ve bu iddianın somut adımlarının açıkça ortaya koyulması hiç de azımsanamaz ve asla sıradan bir süreçte çıkan rutin bir ses olarak algılanamaz, algılanmamalıdır. Aksine politik her hamle, güne düşürülen her söz, büyük bir heyecan ve coşkuyla karşılanmalı; özümsemenin gayreti içinde olunmalı ve kimliğimizin en önemli parçası haline getirilmelidir. Kitleler karşısına bu kimlikle, bu politikayı kuşanarak çıkılmalıdır. Böyle bir yaklaşımı sergilemeden azade kaldıkça kendimiz de gerilemekten, yürüyüşün gerisinde kalmak ve giderek mücadeleden kopmaktan kaçınamayız. Unutulmamalıdır ki hareket durmayı, seyirci kalmayı affetmez. Durmak gerilemektir ve mesele bu denli tehlike arz etmektedir.

Bu nedenledir ki sınıf mücadelesinde durmaksızın yürüyüş esas alınmalı, tempo gerilemeksizin sürekli ileri taşınmalıdır. Sınıf mücadelesinin açığa çıkardığı görev ve sorumlulukları doğru biçimde kavramak, bu sorumlulukları yerine getirmek için yüksek bir enerji ve tempoyla yürümeli ve bu yürüyüşü hep daha ileri ve kazanmaya kilitlenerek gerçekleştirmeliyiz.

ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

Müzisyenlerden ortak çağrı: #MüziğeSesVer

Sonraki Yazı

Gazi Mahallesi esnafı Ali Asker Akkoç gözaltına alındı

Related Posts

Çevre

“Doğaya Saldırının Olduğu Her Yerde Mücadeleyi Öreceğiz”

5 Temmuz 2025
ÇEVİRİ

Kesişimsellik ve Proleter Bakış*

5 Temmuz 2025
Yazılar

Yeni Anayasa Tartışmaları

30 Haziran 2025
Yazılar

Our Polar Star Is One!

25 Haziran 2025
Yazılar

Kutup Yıldızımız Bir!

25 Haziran 2025
Kadın

Ezilenin Yanında Olmak

22 Haziran 2025
Sonraki Yazı
26iklgvh

Gazi Mahallesi esnafı Ali Asker Akkoç gözaltına alındı

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:[email protected]