İran Komünist Partisi (Marksist-Leninist-Maoist) 14 Haziran’da bir açıklama yayımladı.
“İsrail’in Azgın Faşizmine ve ABD Emperyalizmine Karşı Durmalıyız!” başlıklı açıklamada İsrail’in Gazze’ye ve İran’a yönelik saldırılarının asıl gücü ve motivasyonun ABD olduğu belirtildi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“İsrail’in İran topraklarındaki askerî saldırganlığı -Hamaney rejiminin askerî ve güvenlik yetkililerinin suikastıyla başlayıp, İran İslam Cumhuriyeti’nin askerî merkezlerini hedef almasıyla devam eden ve şu anda faşist liderlerinin Tahran’ı cehenneme çevirmekle tehdit ettiği saldırı- İsrail’in her zaman nasıl hareket ettiğinin bir ifadesidir. 2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından, Filistin halkına karşı konumlandırılmış sömürgeci bir yerleşimci devlet olarak kurulan İsrail, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da ABD emperyalizminin askerî ve güvenlik koludur ve başka bir şey olarak var olamaz. Onun toplumsal yapısını bir arada tutan yapıştırıcı ise teokratik bir faşizmdir. (Yahudi dini yönetimi) Netanyahu’nun bu operasyona verdiği ‘Yükselen Aslanlar’ kod adı, bu faşist Yahudi köktendincilerin doğasını mükemmel şekilde yansıtır: İsrail saldırısı başlamadan önce, Netanyahu Kudüs’teki Ağlama Duvarı’na giderek Tevrat’tan ‘ulus, yükselen bir aslan gibidir’ ayetini içeren bir not yapıştırdı. Bu aslanlar, ölülerin etini yemeden ve kanını içmeden uyumayacaklar!
“İsrail rejiminin varlığı, şiddet ve dehşet içeren ‘rüyalar’ üzerine inşa edilmiştir ve bu korkuyu, ABD’nin sağladığı ileri düzey askerî silahlar ve güvenlik sistemleriyle Orta Doğu’ya dayatmaktadır. Bu rejimin liderleri, halklara karşı işledikleri korkunç suçlar bakımından İran İslam Cumhuriyeti’nin -Hamaney ve suikasta uğramış generalleri dahil- suçlu yöneticilerinden hiçbir fark taşımaz. Tek fark, İsrail’in çok daha geniş ölçekte yok etme ve katliam yapma kapasitesine ve ABD emperyalizminin cephaneliğine sahip olmasıdır. İsrail Devleti’nin ‘Orta Doğu’nun en demokratik devleti’ olduğunu düşünenler ya da bu devletin (bombalar ve soykırım füzeleriyle) Orta Doğu halklarına bir iyilik getireceğini sananlar bilmelidir ki Netanyahu’nun hedefi İsrail’i bölgenin egemen gücü yapmak ve topraklarını daha da genişletmektir. Bu nedenle deniyor ki: ‘Bu aslanlar, ölülerin etini yemeden ve kanını içmeden uyumayacaklar!’
“İsrail’in Gazze’deki soykırımcı savaşının ve şu anki İran’a yönelik saldırganlığının asıl gücü ve motivasyonu ABD emperyalizminden gelmektedir. Trump’ın faşist yönetimi, ABD emperyalizminin dünya çapında sınırsız şiddet ve yıkımla çıkarlarını dayatmasının önünü açmıştır. Onlarca yıl boyunca Orta Doğu üzerindeki mutlak hakimiyet ABD emperyalizmine aitti; ancak bu tekel, Çin ve Rusya gibi güçlü emperyalist rakiplerin yükselişiyle bozuldu. Ne var ki Trump’ın faşist rejiminin gözünde bu bölgedeki güç tekeli yeniden ABD’ye ait olmalıdır.
“Bu geri kazanımın belirleyici faktörlerinden biri de İran İslam Cumhuriyeti (İİC) ile hesaplaşmadır. ABD emperyalizmi, İİC ile ‘sorununun’ bu rejimin nükleer bomba elde etme çabası olduğunu iddia eder. Ama meselenin özü bu değildir. ABD emperyalizmi için asıl sorun, İİC’nin İran’ı Rus ve Çin emperyalistlerinin nüfuz alanına dönüştürmede çok ileri gitmiş olmasıdır. Bu iki emperyalist güç, Orta Doğu’da ABD emperyalizminin gücünü ve etkisini zorlamak için İİC’yi bir araç olarak kullanmaktadır. Emperyalist güçler arasındaki bu rekabet öyle bir noktaya gelmiştir ki yalnızca İran’da yıkıcı bir savaşı değil, tüm dünyada büyük bir yangını tetikleyebilir.
“Açıktır ki bu emperyalistlerin çıkarları -İsrail’in bölgesel bir güç olma arzusu ve İİC’nin nefret edilen rejiminin hayatta kalma çıkarları gibi- İran, Orta Doğu ve dünya halklarının temel çıkarlarıyla hiçbir biçimde örtüşmemektedir. Bu yıkıcı savaşlara doğru ilerleyişe karşı çıkılmalı, sistemlerindeki her çalkantı devrimi ilerletmek için kullanılmalıdır, özellikle de İran ve ABD’de.
“Bu koşullar altında ve gerçek bir devrime hazırlanırken halkın İİC’ye karşı mücadelesinin politik içeriği şu vurguları taşımalıdır: İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının (kurbanlar ister nefret edilen İİC liderleri olsun, ister sıradan insanlar) faşist ve suçlu karakterinin teşhiri; ABD emperyalizminin doğasının ifşası; ve İİC’nin gerici karakteri ile sahte ‘anti emperyalist’ pozlarının ifşası.
“Bu mücadelelerde Filistin halkının yanında durulmalı ve ABD’deki anti faşist halk mücadeleleri desteklenmelidir. Dünya halklarının İsrail’e karşı yürüttüğü mücadeleler ve genel olarak çeşitli ülkelerdeki anti emperyalist mücadeleler, İİC ve onun Rusya ile Çin’i de içeren ‘direniş ekseni’ne destek sunacak şekilde yönlendirilmemelidir. Kapitalist-emperyalist dünya sistemine bağımlı kapitalist bir devlet olarak İİC, İran’ın 90 milyon insanının yaşam kanını emmiştir. Halkımız, bu rejimin sahte ‘bağımsızlığı’ için ağır bedeller ödemiştir. Halkımızın İİC’ye karşı mücadelesi, bu azgın saldırganlık karşısında sessizlik ya da teslimiyet zehriyle ya da Trump, İsrail ve onların kralcı ya da sivil uşaklarına destekle zehirlenmemelidir. İİC’nin devrilmesi, aynı zamanda İsrail’deki faşist ‘yükselen aslanlar’ın ve onların emperyalist destekçilerinin devrilmesi çağrısıyla birlikte yürümelidir. Bu, farklı cephelerde ama aynı siyasal içerikle yürüyen küresel bir mücadeledir.”
(HABER MERKEZİ)
