HABER MERKEZİ- Filipinler Komünist Partisi Kurucusu ve Başkanı Jose Maria Sison, devletle yaptıkları ateşkes, Filipinler’deki Halk Savaşı’nın durumu, dünyadaki durum ve isyan dalgaları üzerine açıklamalarda bulundu.
Jose Maria Sison – Duterte Rejimi Baş Aşağı Giderken Devrimci Hareket Yükseliyor
Marksizm-Leninizm ve Maoizm’in rehberliğindeki Filipinler Komünist Partisi’nin (FKP) kurucu başkanı olarak, sosyalist perspektif ve yeni demokratik devrim genel çizgisinde, sosyal ve ulusal kurtuluş için mücadele veren, bütün devrimci güçlerin ve Filipinler halkının önderliğini yapan üye ve kadrolarımıza en içten devrimci selamlarımı iletiyorum.
Bürokratik kapitalizm, ulusal feodalizm ve tekelci yabancı kapitalizmin hakimiyetinde olan çürümüş yarı-sömürge yarı-feodal sisteme karşı devrimci değişim talebinde olan halka cevap vermekteki ısrarınız ve başarılarınızdan dolayı sizleri selamlıyorum.
Bugün direnişlerinizi, fedakarlıklarınızı ve başarılarınızı kutlamanın zamanıdır. Bugün Filipinler’in içinde bulunduğu objektif koşulları, kötüye giden krizi ve bütün bu koşulların sunduğu avantajları değerlendirme zamanıdır. Bugün deneyimlerinizi biriktirmenin, onlardan olumlu ve olumsuz dersler çıkarmanın, kazandıklarınızın üzerine kendinizi inşa etmenin, hedefleri ve görevleri ortaya koymanın ve onları ideolojik, politik ve örgütsel düzlemde gerçekleştirmenin zamanıdır.
EGEMENLERİN DERİNLEŞEN KRİZİ
Objektif koşullar demokratik halk devrimini ilerletmek için oldukça olumlu. Çünkü hain, gaddar, katil, yozlaşmış ve aldatıcı Duterte rejimi, egemen sistemin kronikleşen krizlerini, halk üzerindeki baskı ve sömürüyü artırarak derinleştiriyor. Bu da halkı halk savaşına ve direnişin her türlü biçimine katılmaya teşvik ediyor.
Rejim hiç olmadığı kadar, az gelişmişliğin, yüksek işsizliğin, düşük gelirin, temel ihtiyaçlardaki yükselen fiyatların ve yoksulluğun pençesinde kötüye doğru gidiyor. Daha da ötesi sistem, toprak reformundan ve ulusal endüstrileşmeden sakınarak, ithalata bağımlı tüketimi artırarak ve yerli / yabancı borç yükünü halka ödeterek iflasa doğru gitmekte.
Daha da kötüsü, devasa boyuttaki kamu fonları, bürokratik ve askeri yolsuzluğun ve devrimci hareketi yıkıp halk üzerindeki faşist diktatörlüğü güçlendirme gibi nafile çabaların uğruna hibe edildi. Bunu devlet terörü ve dizginsiz bir açgözlülük olarak tanımlayabiliriz. Fakat onlar böylece FKP’ye ve diğer devrimci hareketlere istemeden de olsa üye ve militan çektiklerinin farkında değiller. Ayrıca gerilla güçlerinin avantajlı olduğu bölgelere, Yeni Halk Ordusu’nu imha için askeri birlikler göndererek de bizlere en büyük nakliye ve tedarik desteğini sağlıyorlar.
Rejim en vahşi yöntemleri kullanarak bütün halk üzerinde fiili bir diktatörlük ve Mindanao’da ve saldırıların yoğunlaştığı bölgelerde, açıktan bir sıkıyönetim uyguladı. Alçakça ve üçkağıtçı bir şekilde bütün hükümeti militarize etti ve faşistleştirdi, topluma büyük bir zarar verdi. “Kırmızı etiket”, sahte teslimiyet, sahte çarpışma, yargısız infaz, yağma, kundaklama, yerleşim yerlerinin bombalanması, toprak ve ekili alan gasbı, buralarda madencilik yapma ve ağaç kesme gibi, savaş hukukuna uymayan yöntemlerle insan haklarını ihlal eden sistem, halkın geniş kesimleri tarafından büyük bir nefret kazandı.
Duterte rejiminin FKP ve devrimci kitle hareketini yıkmaya dönük bütün çabası başarısızlıkla sonuçlandı. Dolayısıyla büyük bir çaresizlik içinde, 5 Aralık günü bir kere daha Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi ile barış müzakerelerine başlama önerisinde bulundu. 24 saat içinde Duterte, askeri ve polisi ile birlikte, barış görüşmelerinin Filipinler’de olması ve FUDC’nin görüşmeleri sürdürecek olan kadrolarının devlet kontrolünde her an kontrol edilen ve izlenen, dolayısıyla katledilmeye açık bir pozisyonda olmasını talep ederek kendi şeytani niyetini göstermiş oldu.
Bütün bunlara rağmen, halkın adil bir barış talebi ve Duterte rejiminin askeri olmayan kanadının müzakere isteği, bizi, yükselen insan hakları ihlallerine karşı halkın temel sosyal, ekonomik ve politik reform taleplerinin propagandasını yapmamız için barış görüşmelerini yapmaya sevk etti. Bu yüzden FUDC devletle anlaştı ve 23 Aralık 2019’ta başlayıp 7 Ocak 2020’ye kadar sürecek bir karşılıklı ateşkes kararı aldı. Ateşkesin amacı barış müzakerelerinin sağlıklı bir şekilde kaldığı yerden devam etmesini teşvik etmekti.
Barış görüşmeleri 1992 yılında onaylanan Hague Ortak Deklarasyonu ile tekrar devam ettirilebilir. Barış anlaşmasından beklediğimiz şeyler şunlardır: 1) Genel af ve tüm politik tutsakların özgürlüğü; 2) Ekonomik ve Sosyal Reformlar üzerine kapsamlı bir anlaşma, özelde de toprak reformu ve kırlık bölgelerin geliştirilmesi ile ulusal endüstrileşme ve ekonomik gelişme; 3) Tek taraflı ateşkes.
Buna karşın şu anki ateşkes konusunda ve barış görüşmelerinin devamı ihtimali karşısında FKP ve tüm devrimci hareketin, karşı devrimcilerin ve onların emperyalist efendilerinin halkın çıkarları ve demokratik hakları pahasına, devrimci güçleri sönümlendirme nafile çabalarına karşı, dikkatli ve militanca durması gerekir. Anlaşma, adil bir barışı güvence etmediği sürece, halkın ve devrimci güçlerin devrimci mücadeleyi güçlendirmesi son derece meşrudur.
DEVRİMCİ HAREKETİN YÜKSELEN GÜCÜ
FKP ve devrimci kitle hareketi yenilmezdir. Bizler 50 yılı aşkın bir süredir, egemen sisteme ve onların ABD emperyalizmi ve yerli uşakları tarafından oluşturulmuş her türlü stratejik plana karşı, devrimci mücadelenin ateşiyle harlandık. Güçlenmeye devam ediyoruz çünkü silahlı devrimi yükselten objektif koşullar son derece olumlu ve halkın en geniş kesimi devrimci bir değişim talebinde. FKP’nin yayınlarından da gördüğümüz gibi, FKP çok dinamik bir azimli bir şekilde kendini ideolojik, politik ve örgütsel anlamda inşa ediyor.
Partimiz kitleleri, yeni katılımları ve on binlerce militanını Marksizm-Leninizm-Maoizm yolunda eğitiyor. Devrimci hareketin lideri olarak, hareketimiz demokratik halk devrimini, kendini ustaca güçlendirerek sürdürüyor, silahlı mücadeleyi yayıyor ve birleşik cephenin yararına sunuyor. Hareketimiz kitle çalışmasına önderlik ediyor ve çeşitli ezilen sınıflardan, katmanlardan ve iş bölümünden kitle örgütleri oluşturuyor. Hareketimiz halk ordusuna, yardımcısı halk milislerine ve özsavunma için kitle örgütlerine yeni birlikler yetiştiriyor.
Hareketimiz, orta güçleri kazanan ve onları gericilerin elinden alıp düşmanı yıkmaya yönlendiren, köylü ve işçi kitlelerinin temel ittifakına dayanıyor. Şu an Duterte rejimi, legal demokratik hareket, devrimci hareket ve sistem içi muhafazakar muhalefet tarafından sarılmış durumda. Gerici hükümetin yozlaşması, iflası ve çöküşüne paralel olarak FKP, koşullar şehirlerin ezilen sınıflar tarafından zapt edilmesi olgunluğuna gelen kadar, kırda gerici devlet iktidarının demokratik politik iktidarla yer değiştirmesi için organlar oluşturuyor.
İdeolojik, politik ve örgütsel çalışması esnasında FKP, eksikliklerini ve hatalarını zamanında çözebilmek, çalışma ve çalışma tarzını geliştiriebilmek, daha büyük ve daha iyi sonuçlara ulaşabilmek için eleştiri-öz eleştiri mekanizmasını zamanında işletmeye çalışıyor. Genişletilmiş süreç için yapılan güncel değişiklikle, halk ordusunun tam zamanlı küçük ünitelerinin (ekip ve timlerinin) tam yayılımıyla karakterize olan taktiksel saldırıları başlatması pahasına, kitle çalışmasının üzerinde aşırı durulması ve bu muhafazakarlık problemini çözüyoruz.
Bizim için gerilla cephesindeki komutanlık müfrezesinin ya da bölüğün ana ünitesinin görece konsantre olduğu ve muktedir olduğu şey eylemsel bilgi toplamak, plan yapmak ve taktiksel saldırıları sürdürmektir; diğer iki bölük ya da tali üniteler ise kitle çalışması için alana yayılır fakat yeri geldiğinde de taktiksel saldırılar için hazırlanır. Yeni Halk Ordusu kadroları periyodik ve dönüşümlü olarak, savaş ve savaş dışı görevleri, kendi becerilerini geniş kapsamlı olarak geliştirebilmek için yerine getirir. Düşmanın saldırılarına karşı YHO savaşçı birlikleri inisiyatifi almak ve saldırı eylemleri yapıp düşman birliklerini etkisiz hale getirmek, kabiliyet alanlarını yok etmek ve onları savunma pozisyonuna itmekle yükümlüdür.
En iyi komünist ve yurtsever gelenekte, devrimci hareketin güçlü olduğu bölgelerdeki usta, savaş deneyimi yüksek kadrolar, kızıl komutanlar ve savaşçılar daha zayıf bölgelere, oraları güçlendirmek için geçer ve tüm devrimci hareketin genel kabiliyet ve savaş kapasitesini arttırırlar. Düşmanın yoğunlaştırılmış saldırısı altındaki devrimci güçler, büyük ve küçük ölçekli gerilla savaşı taktikleri ve geliştirilmiş karşı kuşatma strateji ve taktikleri ile saldırının üstesinden gelirler. Düşman saldırılarının görece az olduğu yerlerdeki güçlerimiz, saldırıların daha yoğun olduğu yerlere yardım etmek için, taktiksel saldırılarla ellerinden gelenin en iyisi yapmaya çalışırlar.
Filipinler halkının beklentilerine cevap olacak şekilde partimiz FKP, Yeni Halk Ordusu’nu halk savaşının stratejik savunma aşamasını tümden geliştirmek ve orta aşamadan ileri aşamaya, yoğun ve genişletilmiş bir gerilla savaşı ile önderlik etme konusunda oldukça kararlı. Partimizin bölgesel önderlikleri, savunma ve saldırı amaçlı olarak iki veya üç komşu gerilla cephesinin koordinasyonunu ve karşılıklı çalışmasını geliştiriyor. Partimizin tamamı yeni savaşlar kazanıp yeni bölgeler kazanarak yeni gerilla cepheleri yaratmak, daha fazla ordu bölgesi oluşturmak ve bölgeleri geliştirmek için oldukça kararlı.
Sistemin kötüye giden krizi ve halkın Duterte’nin terör ve açgözlü saltanatına karşı olan nefreti, devletin devrimci güçleri yok etmesini imkansız kılıyor. Emperyalizmin, feodalizmin ve bürokrat kapitalizmin şeytani taşıyıcıları kendi zorbalıkları ve çürümüşlükleri altında eziliyorlar. Daha fazla şiddete başvurarak, halkı direnişin her türlü biçimine katılmaya teşvik ediyorlar.
Duterte rejimi cehenneme doğru baş aşağı gidiyor ve emperyalist efendilerinden de, Filipinler halkının yükselen devrimci hareketiyle mücadele edebilmesi için yeterli desteği alamıyor. Filipinler’deki hakimiyetine rağmen ABD emperyalizmi git gide Duterte’ye, devrimci hareketi yıkma sözünü yerine getiremediği ve Çin’in bölgede çeşitli avantajlar elde edip ABD’nin ekonomik ve güvenlik çıkarlarını baltalamasına izin verdiği için, değer verdiği birisinden daha ziyade bir engel olarak bakıyor.
Aynı zamanda Duterte rejimini, Filipinler’in egemenlik hakkının alçakça teslimiyeti için daha fazlasını yapma konusunda baskı altına alırken Çin, Filipinler’i Batı Filipin Denizi ve zengin benzin, gaz ve deniz kaynaklarından onursuzca feragat ettirmesi ve orantısız bir anlaşma ile üretim üzerindeki fiyatlandırma ve bilgi değerini tekelcileştirme ve enerji kaynaklarını keşfetme / sömürme haklarına rağmen, üstyapı projelerindeki aşırı kredilerden vazgeçmesi sözünü tutmuyor.
DÜNYA KAPİTALİST SİSTEMİNİN YÜKSELEN KRİZİ
Dünya kapitalist sistemi ağır bir krizin içinde. Ana kapitalist ekonomiler, “yükselen marketler” ve birçok az gelişmiş ülke 2008 ekonomik ve finans krizinden beri sarsıntı halinde. ABD’nin stratejik düşüşü, bitmek bilmeyen masraflı savaş politikaları ve neoliberal ekonomik politikaların iflası ile birlikte hızlanıyor. ABD kabaca korumacı bir hale geçti ve Çin’in tekelci devlet kapitalizmini, ABD ile ticarette geniş ihracat artı değerini, devlet şirketlerini ve devlet planlamasını kullanarak ABD’den teknolojik, ticari ve ekonomik avantajları alıp stratejik ekonomik ve güvenlik hedeflerine ulaşmaya çalışmakla suçluyor.
On yıllar boyunca neoliberal küreselleşme içinde olan ana partnerler şimdi kavga halinde. Onların bu kavgası emperyalistler arası çelişkileri derinleştiren ana etmen. Bu çelişkiler ABD’nin umutsuz stratejik düşüşüyle ortaya çıktı. Fakat ABD hala Çin’in batak para dağının olduğunu ve artı değer sermayesindeki birikimin “Kuşak ve Yol Girişimi” yoluyla emperyalist gelişime neden olacağını teşhir edecek pozisyonda. Biz bu iki emperyalist güçten Filipinler, Güney Çin denizi, Batı Asya ve dünyanın diğer bölgelerinde kavgalarını arttırmalarını temenni ediyoruz.
Dünya kapitalizminin hızla yükselen krizi emperyalistler arası çelişkilerin yoğunlaşmasına sebep oluyor. ABD’nin başını çektiği geleneksel emperyalist güçlerle Çin ve Rusya’nın başını çektiği yeni emperyalist güçler şimdi dünyanın yeniden bölüşümünde çok daha keskin bir mücadelenin içine girdiler. Aynı zamanda kriz, ileri kapitalist ülkelerde ve azgelişmiş ülkelerdeki proleter halkın baskı ve sömürüye uğramasının katmerlenmesine yol açtı. Dolayısıyla bugün gördüğümüz şey, eşi benzeri görülmemiş büyüklükte ve yoğunlukta, uluslararası ölçekte kitle protestolarının özellikle neoliberalizm ve faşizme karşı ortaya çıkmasıdır. Şu anki kitle eylemleri, emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı dünya haklarının ulusal kurtuluş, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini müjdeleyen daha büyük mücadelelere gebe.
Emperyalistlerin ve gericilerin neoliberalizm altındaki sömürüsünü uç derece sürdürmek için kullanmaya can attığı faşist teröre karşı, silahsız kitle hareketlerinin mücadeleyi halk savaşına dönüştürme potansiyeli mevcut. Filipin devrimi, emperyalizme ve gericiliğe karşı dünya çapında yükselen halk direnişleri ile birlikte daha iyi bir noktada. Sonuç olarak, hareketimiz dünya anti-emperyalist ve sosyalist-proleter devriminin bir bayrak taşıyıcısı olarak ilerleyişini ve güçlenmesini sürdürecektir.
Yaşasın Filipinler Komünist Partisi!
Yaşasın sosyalist perspektifli Yeni Demokratik Devrim!
Yaşasın Filipin proletaryası ve halkı!
Yaşasın dünya halkları ve proletaryası!
Yaşasın halkların anti-emperyalist dayanışması ve proletarya enternasyonalizmi!”