31 Mayıs, Cumartesi
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Militanı İçsel Yolculuğa Davet: Görevlere Yaklaşımda Devrimci Tarz

Militanı İçsel Yolculuğa Davet: Görevlere Yaklaşımda Devrimci Tarz

10 Şubat 2020
içinde Yazılar
SADASD 01

SADASD 01

114
PAYLAŞ
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Devrimci görevlere yaklaşımda sorunlar yaşandığı durumlar oluyor. Bunların nedenleri ve sonuçları üzerinden bir açılım yapmak ve bu durumun ortaya çıkış nedenlerini, düzelmelerinin yol ve yöntemlerini devrimci bir tarzda ortaya koymalıyız.

Devrimci görevlere yeterli duyarlılık, gerekli dikkat ve istenen özen gösterilmediği durumlar yaşanır. Beklenen, çaba verilmesi gereken emek ortaya konmaz. Yoğunlaşmada zayıflık, çalışmada dikkatsizlik, düşünce ve planlamada yüzeysellik, görevlere yaklaşımda üstünkörülük yaşanır. Belirlenen yönelime, alınan devrimci kararlara-politikalara uygun hareket edilmez. Yürek ve zekâ birlikte ortaya konmaz. Büyük bir istekle göreve yüklenilmez. Yapılan görevlerde bir nitelik, çalışmalarda bir düzey ve gelişkinlik yoktur.

Görevleri unutma, ihmal etme, savsaklama, erteleme durumları olur. Dikkatsizlik, özensizlik ve çok zaman ihmal yaşanır. Halkla-yoldaşlarla kurulan ilişkilerde eğiticilik-örgütleyicilik-devrimcilikte zayıflık olur. An, gün kurtarılmaya çalışılır. Görevler, yasak savmacı tarzda yerine getirilir. Yapılamayan, yerine getirilmeyen görevler dert edilmez, tasalanılmaz. “Nasıl yerine getirilir, nasıl başarılır, daha iyi nasıl yapılır?” tarzında bir düşünce ve yoğunlaşma yaşanmaz. Her şeye, her ana ve göreve cansız, isteksiz ve ruhsuz yaklaşılır. Ciddiyet, sorumluluk, duyarlılık, hesap verme bilinci, özeleştiri kültürü yoktur.

Pekiyi bütün bu yaşanan olumsuzlukların nedeni nedir? Nasıl yaşanır? Var edilmeye, yaşatılmaya çalışılan nedir? Yapılamayan yerine getirilemeyen her görevin yerine neler yapılır? Görevlerin başında olunmuyorsa nerede olunuyor? Nerelerde takılı kalınıyor, neden bir türlü devrimci görevlerin başına gelinemiyor? Onu engelleyen, alıkoyan, isteksiz ve gönülsüz kılan nedir? Sorular daha çoğaltılabilir. Ancak bunlar yeterlidir.

Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız olumsuzlukların ve zaafların orta yerinde örgütü kendi dünyamızda yaşatmamak vardır. Örgütü ve görevlerini kendi dünyamızda hissetmemek vardır. Örgütün dünyasında kendimize ait bir yer bulamamak, onun etkin ve güçlü bir parçası olamamaktır. Kendi dünyamızla örgütün dünyasını bütünleştirip aynılaştırmamak vardır. Örgüt ve kendi dünyamız arasında önemli ve ciddi düzeyde bir farklılaşma, uzaklık ve yabancılık vardır. Örgütü kendi öz örgütümüz, yoldaşları kendi öz yoldaşlarımız olarak görmemek vardır. Örgüt ve yoldaşlar birer yabancıdır. Yabancı olarak görülür ve hissedilir. Özde bir devrimcilik yerine, görüntü ve şekilde devrimcilik yapılır.

Örgütün dünyasında onun görev ve sorumlulukları içinde soluk almamak vardır. Örgütün içindeyiz ancak onun mücadele ve çalışma dünyasının dışındayız. Örgütün içindeyiz ancak kendi dünyamızı yaşıyoruz. Örgütün içindeyiz ancak örgütün ihtiyacı, gündemi, yönelimiyle kendi ilgimiz, gündemimiz, yönelimimiz aynı değildir.

Pekiyi kendi dünyamız nedir? İçinde neler var? Kimler var? Hangi kaygılar, hangi sorunlar hangi düşünce ve duygular, nasıl bir yaşam var? Neden bir türlü kendi dünyamızdan çıkıp örgütün dünyasına gelemiyoruz? Gelmek istemiyoruz? Bizleri engelleyen, tutan, bırakmayan şeyler nelerdir? Bizleri sürekli bir şekilde eski dünyaya, geldiğimiz yere doğru çeken nedir? Bırakmak, vazgeçmek, bir türlü kopmak istemediklerimiz nelerdir? Örgüte ve onun devrimci görevlerine gelmek istemeyişimizin nedenleri nedir?

Şu çok açık bir gerçektir ki örgütü ve onun dünyasını yaşayamayan kendi dünyasını yaşar. Örgütün görev ve sorumluluklarını hissederek yaşayarak yerine getirmeyen kendi dünyasına ait olan düşünceleri, duygu ve hayalleri yaşar. Birinde halk-devrim-parti vardır. Diğerinde halk-devrim-parti adına hiçbir şey yoktur. Halka ait, onun sorun ve acılarına dair hiçbir şey bulunmaz.  Bireye ait küçük olan şeyler vardır. Yaşamak, elde etmek, sahip olmak istediği şeyler vardır. Bireyin hayalleri, beklentileri, arzuları, tercihleri vardır.

Devrimci görevlerin yerine getirilmemesinde, üzerinde yeterince yoğunlaşılıp başarılmamasında yaşanan engeller nedir? Bu durumda iki temel neden vardır. Birincisi, devrim ve örgüt bilincine onun ilke ve yasalarına yeterince vakıfolamama durumu, ne yapacağını, nasıl başaracağını bilememe durumu vardır. İkinci neden ise kendini yaşama isteği ve kaygısı vardır.

Kendi bencil ve bireyci dünyasını yaşatma isteği vardır. Kendisine ait sorunlar, kaygılar, istekler ve beklentilerde bulunmak, yaşamak istediği duygu ve hayaller vardır. Bireyin ailesi vardır, sevgilisi-çocukları-akrabaları, yakınları vardır. Devrimci olmadan önceki yaşamı-ortamı-arkadaşları-alışkanlıkları-hayalleri ve rahatı vardır. Bu küçük dünyadan kopamamak, oradan çıkıp gelememek vardır. Sürekli küçük topraklarda dolaşmak, anlamsız bir şekilde vakit geçirme, oyalanma vardır.

Bir yandan devrimcilik yaptığını sanmak, dışa karşı devrimcilik yaptığını göstermek, diğer yandan kendi çıkarlarını, rahatını, hayallerini, zevklerini düşünmek ve yaşamak vardır. Risksiz-tehlikesiz-bedelsiz-kolay ve rahat bir devrimcilik yapma durumu vardır. Kendine ve eskiye ait özlemler, düşünceler-hayaller vardır. Birey merkezli var olan şeyler daha ağırlıklı ve hacmi daha geniştir. Kendisine, sevgilisine-ailesine-çocuklarına rahat ve çıkarına ait olan şeyler düşüncede ve yaşamda daha fazla yer kaplamaktadır.

Görevini yeterince yapamayanlara karşı geliştirilen eleştiri ve uyarılara rağmen, ciddi ve gözle görülür ikna edici bir gelişim değişim ve farklılaşma yaşanmıyorsa, yaşanan durum şudur: Birey örgüt içinde kendine ait küçük topraklardan vazgeçmek, kopmak istememektedir. Örgüt içinde kendine ait yarattığı topraklarda, açtığı alanda kendini yaşama ve yaşatmaya çalışma çabası vardır; bütün bunlar her şeyin üstünde ve her şeyin merkezindedir. Yarattığı-açtığı alanda “rahat nasıl yaşarım”a ait düşünce ve kaygılar vardır.

Fırsat ve olanaklar çıktığında kendi topraklarını, yaşam alanlarını koruyarak genişletmeye, büyütmeye çalışır. Kurulan hayallerde, edinilen dertlerde, sorun yapılan şeylerde, örgüte ait, halka ve özgürlüğe ait şeyler yok, bireye ait olan küçük şeyler vardır. Görüntüde insanlığa, halka, özgürlüğe ve mücadeleye ait olanlar vardır ancak gerçeklikte bunların hiçbiri yoktur. Bireysel, küçük hesaplar, planlar vardır. Bütün bunları yapmak ister, yapacakları şeylerin merkezinde bunlar vardır. Bunların hepsi birey merkezlidir. İstek-ihtiyaç-tercih-beklenti-duygu-kaygı-hayal-dertlerin hepsinde ortak bir nitelik vardır, hepsinin küçük olmasıdır. Özel mülkiyete ait olmalarıdır.

Bu türden insanların düşünce ve duygu dünyasında işçi sınıfının kurtuluş davasına, özgürlüğe, geleceğe, halka ait büyük şeyler yoktur. Var olan, yaşanan ve yaşanması istenen her şeyde bireysel rahatlık, keyfiyet ve bencillik vardır. Bütün bu nedenlerden dolayıdır ki bu türden unsurların başında olduğu komitelerde ve görevlerde gevşeklik, sorumsuzluk, ciddiyetsizlik, yetersizlikler yaşanır. Yaşanan olumsuzluklarda, sürekli bir şekilde başarısız pratikler tekrarlanarak yaşanır.

Bütün bu nedenlerden dolayıdır ki devrim kervanı istenilen ve beklenen hızda yürümez. Ne komiteler sağlam ve güçlü hâle getirilir ne kadro ve militanlar eğitilip yetiştirilip motive edilir ne kitleler örgütlenir ne de gerilla savaşı büyür ve gelişir. Duraklama, bozulma, çürüme ve dağılma yaşanır. Kırılma ve gerileme yaşanır.

Sınıf savaşımında, iki farklı, birbirine zıt dünyaların bir arada birlikte yaşama şansı yoktur ve olamaz. Ya birey merkezli bencil küçük dünya var olacaktır ya da işçi sınıfı merkezli halk-devrim-parti kaygılı özgürlük ve kurtuluş amaçlı dünya var olacaktır. “Ya ben var olacağım ya biz var olacağız”, “Ya ben var olacağım ya da örgüt var olacaktır” İkisinin ortası-arası yoktur ve olamaz. Ya proleter dünya ya da burjuva dünya vardır. Birinin içinde diğeri, diğerinin içinde öbürü yaşayamaz. İki zıt yaşam ve taban tabana karşıt olan duygular-planlar birlikte var olamaz. Bir ikiye bölünür. İki bir olamaz. Bu diyalektik materyalist felsefenin vazgeçilmez, temel ilkesidir.

Herhangi bir devrimci faaliyet alanında, komitede, militanlarda Proletarya Partisi’nin temel yönelimine, politik kararlarına, yürüyüşüne uygun bir gelişim, ilerleme, sağlamlaşma yoksa orada örgütte ve görev başında olup kendi bencil dünyasını yaşamak-yaşatmak isteyen küçük burjuvalar var demektir. Örgüt içinde kendini gizlemek, var etmek isteyen küçük burjuva anlayışlar ve şahıslar var demektir. Başarısızlığın nedenlerini başka yerde değil bu türden unsurların varlığında, yaptıklarında, bunlara kaynaklık eden ideolojide aramak gerekir.

Sorgulamayı dolaysız ve doğrudan bir şekilde buradan başlatmak gerekir. Eleştiri, uyarı ve uyanıklığı buradan başlatıp arttırmak gerekir. Örgütle bütünleşmeyen, bütünleşmek istemeyen, pratiğinde zaferi yaratmayan küçük burjuvaların parti içinde kendilerini var etme-yaşatma-gizleme çabalarına karşı dikkatli, duyarlı ve sorgulayıcı olmak gerekir.

Eleştiri-uyarı-ideolojik sorgulama-çatışma ve hesaplaşmaya karşın düzelme-değişme-devrimcileşmenin görülmediği yerde, bu türden küçük burjuvaların devrime-partiye daha fazla zarar vermesine göz yummamak gerekir. Fazla zaman kaybını yaşamak, Demokratik Halk Devrimi yürüyüşünü uzatmak demektir. Bu türden unsurlar devrimci saflarda varlığını koruduğu sürece, Proletarya Partisi’nin kitleler içindeki etki gücü kırılır, manevi saygınlığı zedelenir, varlığı tehlikeye girer.

Her savaş örgütü kendi iddia ve amacına uygun, görevlerini yerine getirecek, çalışmalarını başaracak militan ve kadrolar yaratır. Bunu başardığı oranda ilerleyebilir, gelişip güçlenebilir, yürüyüşünü sağlamlaştırabilir. Bunun başarılamadığı yerde görevlerin ağırlığı her zamankinden daha fazla olur.

*Bu yazı Yeni Demokrasi Gazetesi’nin 23 Ocak 2020 tarihli 53. sayısından alınmıştır.

Share114TweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

Suriye ordusu İdlib’de TC ordusunu bombaladı: 5 asker öldü, 5 asker yaralandı

Sonraki Yazı

Devrim ve komünizm şehitleri Mersin’de anıldı

Related Posts

ÇEVİRİ

Basavaraj, HKP (Maoist)’in LGBTİ+ kurtuluş mücadelesi perspektifini anlatıyor

28 Mayıs 2025
ÇEVİRİ

ÇEVİRİ | Halk Ordusunda Bir Trans Kadın

25 Mayıs 2025
Yazılar

İbo’nun Yolunda Onun Kararlılığı ve Cüretiyle Yürüyoruz!

18 Mayıs 2025
Yazılar

Demokrasî Di Çembera Neteweyê De

16 Mayıs 2025
Yazılar

Ulus Çemberinde Demokrasi

16 Mayıs 2025
POLİTİK - GÜNDEM

Faşizmin Saldırılarına Karşı Direniş Hattını Örelim!

14 Mayıs 2025
Sonraki Yazı
IMG 20200209 141902

Devrim ve komünizm şehitleri Mersin'de anıldı

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:[email protected]