31 Temmuz, Perşembe
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Mor-Kızıl Kolektif 25 Kasım’da meydanlarda buluşmaya çağırdı

Mor-Kızıl Kolektif 25 Kasım’da meydanlarda buluşmaya çağırdı

18 Kasım 2024
içinde Güncel
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Mor-Kızıl Kolektif, 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Gününde” bir açıklama yayımladı. Açıklamada, 25 Kasım’da meydanlarda buluşmaya çağırdı

Mor- Kızıl Kolektif, “Emperyalist Savaşlara, Kadına Yönelik Her Türden Şiddete Karşı 25 Kasımda Alanları Dolduralım!” şiarıyla yaptığı açıklamada “Egemenlere korku veren kadınların mücadelesi kararlıca, cesaretlice ilerliyor. Yasakçı, baskıcı, cinsiyetçi zalim erkek egemen sistemin uygulamaları biz kadınları mücadeleden alıkoyamayacaktır.” dedi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Emperyalist sistem tarihin çöplüğüne atılana kadar doymayacak olan kar hırsı ve hegemonya mücadelesi ile dünyanın birçok köşesinde savaş ve çatışmalar çıkarmaktadır. Çünkü biliyoruz ki emperyalizm kriz demektir, emperyalizm savaş ve şiddet demektir.

Bir yılı aşkın bir süredir son dönemlerin en kanlı günlerini Gazze’de Filistin halkı yaşamaktadır. Emperyalist dostlarının tam desteğini alan Siyonist İsrail devleti Filistin halkının üzerine her gün, her saat, her dakika bombalar yağdırmaktadır. Bu soykırım girişiminin yıkıcı ve ağır sonuçları en çok da kadın ve çocukları etkilemektedir. İsrail ve müttefiklerinin kanlı hegemonya mücadelesinin başlıca sahası olan Ortadoğu’da savaşı daha da yoğunlaştırmak ve genişletmek için Lübnan ve Suriye’ye saldırdı bu da başta yoksul halklar için yine kan yine ölüm yine zulüm getiriyor. Kadınların bedeninin savaş ganimeti olarak görülmesi, savaşlarda uygulanan tecavüz, savaşın ağır yüklerinin ötesinde kadınlarda geri dönülmez travmalar yaratmaktadır, çaresizliğe sürüklemektedir.  Gündelik hayatta her türlü şiddete, yoksulluk, taciz ve tecavüze maruz kalan, yok sayılan kadınlar, savaş koşullarında, yaşadıklarının katmerlenmiş haline maruz kalmaktadır. Savaş, erkekliği, militarizmi, şiddeti, tecavüzü, tacizi, açlık ve yoksulluğu pekiştiren, sistemin erkek egemenliğinin en yoğun halidir. Irkçıdır, cinsiyetçidir.

Bölge kadınlarının maruz kaldığı sadece savaşların ağır sonuçları değildir. Feodal üretim ve kültüre dayanan sistem ve devletlerin, uyguladığı kadın düşmanı politikalarda bir başka zulümdür. Kadına yönelik her türden şiddet sistematik şekilde hayata geçmektedir. Afganistan’da Taliban’ın kadınların yüzleri de dahil vücutlarını tamamen örtmesini zorunlu kılan, kadın sesini yasaklayan yasaları, İran’da İrşad Polisinin kadınların giyim kuşamı üzerinde estirdiği terör, Irak’ta hükümetin kadınlar için evlilik yaşını (cinsel rüşt adı altında) resmi olarak 9 yaşa çekmeye vardıran gericiliği, Siyonist İsrail’in Filistin soykırımında ‘modern kadın asker’ figürü ile kadın kimliğini bir kaldıraca dönüştürmesi, Türkiye’de her ay en az 40 kadının katledilmesi, taciz ve tecavüzün ‘toplumsal normale’ faşizm tarafından çevrilmesi ve tüm bölgenin bu neviden gericilikleri meşrulaştırma yarışı söz konusudur.

Emperyalizme bağımlı yarı sömürge yarı feodal tüm toplumlarda bu neviden gericilikler çeşitli kılıflara bürünerek hayata geçmektedir. Gerici sosyal dayanaklarla kadınlar ve çocuklara pervasız saldırılar emperyalistlerin nezaretinde uygulanıyor. Kadına yönelik şiddet sadece fiziksel olarak değil, toplumsal cinsiyet rolleri, uydurulan ve dayatılan “namus” anlayışı, ekonomik ve psikolojik baskı üzerinden de uygulanmaktadır. Bu da yine egemen sınıf ve onların kurumlarının ideolojik temelleri üzerinde şekillendirilmektedir.

“Kadına yönelik şiddet, emperyalist merkezlerde de en yoğun haliyle uygulanmaktadır. Sömürücü sınıflar içinden çıkamadıkları ekonomik krizin faturasını, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilen sınıflara kesmekte ve iktidarlarını azgın bir sömürü, baskı ve şiddet üreten politikalar ile ayakta tutmaktadırlar. Emekçi kadın, katmerli bir sömürüye ve eşitsizliğe maruz kalır. İşçi-emekçi kadınlar güvencesiz, sigortasız, sendikasız, sosyal haklardan mahrum, düşük ücretlerle sistem için ucuz emek gücüdür. Krizde ilk ve en kolay işten çıkarılan kadındır. İşsizliğin ve yoksulluğun faturasını en ağır ödeyendir kadın. Kimi zaman bir işçi sıfatıyla öderken bu faturayı, kimi zaman da kapı önüne konan eşinin karısı olarak da sefaleti en ağır şekilde yaşar.  Kadınlar cinsel şiddete de maruz kalmaktadır. Sokakta, işyerinde, gözaltında, pazarda, alışverişte, okulda, yaşamın her alanında. Kadın cinselliğinin meta olarak kullanıldığı sistemin tüm pisliğini gözler önüne seren fuhuş sektörü, kadının cinselliğini satarak, sermayeye devasa kâr alanları açar. Ayrıca medya aracılığıyla kadın cinselliği en iğrenç bir biçimde kullanılmakta/pazarlanmaktadır.

“Kadının köleleştirildiği ve sömürüldüğü alanlardan birisi de evlerdir. Özellikle çalışan işçi-emekçi kadınlar, işyerlerindeki ağır çalışma koşullarının üzerine bir de evdeki işler, stres, çocuk bakımı eklenince, yaşamı iyice köleleşir. Çalışamayan kadınlar için ise durum daha vahimdir. “Namusu” kocasına zimmetli olan, ha deyince bir tekmeyle kapı önüne konulan, ha deyince zorla yatağa atılan, ev içinde emeği asla görülmeyendir.

Ama kadınlar‚ “kaderlerine” boyun eğmediklerini direnerek göstermektedirler. Toplumsal olarak biçilen rolleri alaşağı eden, evlerinin duvarlarını yıkan, sömürü ve şiddete boyun eğmeyen kadınlar, hak ve özgürlükleri için, uğradıkları şiddete, sömürüye ve baskıya karşı ve de en önemlisi bunları doğuran sisteme karşı mücadeleleriyle seslerini duyurmakta, alanları doldurmaktadırlar.

Dünyanın dört bir yanında ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelelerinde kadınlar, emperyalizme, feodalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı ön saflarda savaşmaktadır. Latin Amerika’dan Hindistan’a, İran’dan Türkiye’ye, Filistin’den Rojava’ya kadar kadınlar, savaşan ve direniş destanları yazan özne oldular, olmaya devam ediyorlar.

Biz göçmen işçi ve emekçi kadınlara da kendi kurtuluş mücadelemizin öznesi olmamız gerektiğini gösterdiler. Bundan 64 yıl önce faşist Trujillo diktatörlüğüne karşı isyan eden devrimci Mirabel kardeşlerin iradesi bugün Siyonist İsrail’in bombalarına barikat olan Filistinli, kaderlerine boyun eğmeyen, başörtülerini parçalayan İran’lı kadınların direnişlerinde yaşıyor.

Egemenlere korku veren kadınların mücadelesi kararlıca, cesaretlice ilerliyor. Yasakçı, baskıcı, cinsiyetçi zalim erkek egemen sistemin uygulamaları biz kadınları mücadeleden alıkoyamayacaktır. Çünkü bu sisteme, sistemin erkek egemen anlayışının yaşamlarımızı şekillendirmesine, iktidarın üretildiği, çoğaltıldığı yaşam formlarına tahammülümüz kalmadı.

Direnişin direnebilmenin gücünü keşfeden biz kadınları idamlarla, yasaklarla, baskıyla, işkenceyle, cinsiyetçi uygulamalarla yıldıracağınızı sanıyorsanız bu yanlış hesabın kadınlar ve halklar direnişine çarparak, geri döneceğini belirtiyoruz. Bizler mücadelemizden geri adım atmadık, atmayacağız!

Mor Kızıl Kolektif olarak “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Gününde” kadın emeğinin sömürülmesine, iradesinin, bedeninin ve kimliğinin baskı altında tutulmasına, kadına yönelik şiddeti yaratan sistem ve onun erkek egemen anlayışına karşı her alanda mücadele edeceğimizi haykırmak için alanlarda olacağız. Bu bilinçle; ezilen, emekçi kadınları bizimle omuz omuza mücadele yürütmeye, 25 Kasım’da sokakları, meydanları doldurmaya çağırıyoruz.”

(HABER MERKEZİ)

Tags: 25 KASIMKadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma GünündeMor-Kızıl Kolektif
ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

Ankara’da İşçi Emekçi Buluşması düzenlendi

Sonraki Yazı

“Terör” Manipülasyonuyla Gizlenen Gerçekler

Related Posts

Güncel

Suları kesilen yüzlerce üretici DEDAŞ’ı protesto etti

31 Temmuz 2025
Emek

Erdoğan, maden işçilerinin grevini yasakladı

31 Temmuz 2025
Dünya

Türkiye dahil 17 ülke Hamas’a silah bırakma çağrısı yaptı

30 Temmuz 2025
Emek

12 yaşındaki çocuk işçi çalıştığı dönercide öldürüldü

30 Temmuz 2025
Güncel

Metan gazından zehirlenen 2 işçi yaşamını yitirdi

30 Temmuz 2025
Emek

Kamu işçilerinin grev dalgası yaklaşıyor

30 Temmuz 2025
Sonraki Yazı
"Terör" Manipülasyonuyla Gizlenen Gerçekler

"Terör" Manipülasyonuyla Gizlenen Gerçekler

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:[email protected]