Hozat-Pertek Sekasur Çevre ve Doğa Platformu, pomza maden ocağının projesinin iptali için yürüyüş düzenledi.
Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Bargini köyü ile Pertek ilçesine bağlı Zeve, Orcan ve Desiman köylerinde 2 bin 200 dönümlük alanda kurulmak istenen pomza maden ocağına karşı Pertek ilçe merkezindeki eski postane önünden çarşı merkezine kadar yürüyüş gerçekleştirildi.
Hozat-Pertek Sekasur Çevre ve Doğa Platformu öncülüğündeki yürüyüşe Munzur Çevre Derneği, Emek Partisi, DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu, yerine kayyım atanan Dersim belediye Eş Başkanları ile çok sayıda kişi katıldı. Yürüyüşte “Maden Şirketlerinin Talanına Karşı Birleşelim Mücadele Edelim”, “Doğama, Suyuma, Toprağıma Dokunma” pankartları açılırken, sık sık “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Sekasur Kutsaldır Kutsal Kalacak”, “Şirket Şaşırma Sabrımızı Taşırma” sloganlarını attı.
Açıklamada konuşan Hozat Pertek Sekasur Çevre ve Doğa Platformu üyesi Jeoloji Mühendisi Barış Palancı, Dersim’in madenlerle, HES’lerle ve orman katliamlarıyla yağma edildiğini ifade etti. Palancı, “Rant hırsıyla doğamızı talan etmek isteyenler, köylerimizi yok etmeye, suyumuzu kirletmeye, çocuklarımızın geleceğini karartmak istiyorlar. Bölge halkı olarak, doğamızı, kutsal alanlarımızı, suyumuzu ve geçim kaynaklarımızı tehdit eden her türlü müdahaleye karşı durmaya kararlıyız.” dedi.
‘DOĞA MÜDAHALESİNE KARŞIYIZ’
Ayten Kordu, “Dersim’de, Sekasur’da Tağar’da, Aliboğazı’nda, yine Pulur Cevizdere’de altın ve kum madenleri üzerinde çalışma yürütülüyor. Geleceğimize kanser bırakan, doğamızda tarım ve hayvancılığı engelleyen, yaşam alanlarımızda, hem geleceğimizi su gibi dağ gibi, taş gibi doğal varlıklarımızı sermayeye peşkeş çeken yasaları asla kabul etmeyeceğiz” diye belirtti. Şirketlere seslenen Ayten Kordu, “Her ne kadar kamuoyunda kum ocakları taş ocakları gibi elementler, lazım diyerek başvuru yapsanız da nereye yaptığınızı hangi kültürel hafızaya kaldırdığınızı, hangi halkın geçim kaynaklarına müdahale ettiğinizi bilmeniz gerekiyor. Dolayısıyla bu maden yasaları da Dêrsim’deki durumda da bir bütün olarak coğrafyamızda başvuru yapılan yerlerde sağlık açısından, tarım açısından, hayvancılık açısından, toplumsal, kültürel ve sosyolojik hafızalarımız açısından mutlaka dikkat edilmeli ve ona göre izinler verilmelidir. Topraklarımıza, geleceğimize, geçimimize ve varlıklarımıza müdahale eden denetimsiz, kontrolsüz, sömürü mekanizmasını işleten her türlü müdahaleye ve yasaya karşı olacağız. Bundan sonra da hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz ediyorum” diye belirtti.
Açıklama alkışlarla son buldu.