11 Haziran, Çarşamba
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Sendika Bürokrasisi Hedefte, İşçiler Mücadele Yolları Arıyor

Sendika Bürokrasisi Hedefte, İşçiler Mücadele Yolları Arıyor

6 Ağustos 2021
içinde Emek, Yazılar
enerji iscileri

enerji iscileri

Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Kriz ve pandemi koşulları işçilerin çalışma koşulları, ücret ve haklarını her yönden olumsuz etkilerken bu duruma rağmen patronlardan yana sınıf işbirlikçisi bir tutum takınan birçok sendika yönetimi de sorgulanıyor. EnerjiSA’daki toplu iş sözleşmesi sürecinde Tes-İş’in 3 yıllık sözleşmeye ve yüzde 9’a imza atmasının ardından sendika yönetimine ve patronlara karşı yaptıkları eylemlerle öne çıkan işçilerin bir bölümü İstanbul, Ankara, Adana ve Zonguldak’ta toplu bir şekilde sendika değiştirerek DİSK’e bağlı Enerji-Sen’e üye oldu.

Birçok işkolu ve sendikada işçilerin hem patronların dayatmalarına hem de sendika bürokratlarına karşı tepkisi ise artmaya devam ediyor. Kamuda patron işbirlikçiliği AKP, CHP gibi düzen partilerine yandaşlık biçiminde ortaya çıkarken özel sektörde ise daha açık biçimde işçiler patronlara “satılıyor”; birçok sendika bürokratının patronlardan yüksek meblağlarda para veya mal aldığı ortaya çıkıyor.

Bilindiği gibi çoğunluğu DİSK’e bağlı olmak üzere onlarca sendika “ülke işkolu barajı” ile TİS yetkisinden mahrum kılınmış ve işçiler en geri, en sarı sendikalara mahkûm edilmişti. Devletin, yasaların, polisin, uzlaştırma kurullarının ve patronların dört bir yandan işçilerin örgütlenmesini engellemek; sendikalaşan işçiyi ise işbirlikçi sendikalara mecbur bırakmak için uyguladığı baskılar, işkolu barajı ile birleşerek ülkede sınıftan yana sendikal mücadeleyi “imkânsız” kılmayı amaçlamıştı. Baraj altı birçok sendika ve işçi örgütü bu duruma karşı mücadeleyi yükseltmeye çalışırken gelinen süreç işçilerin artık eskisi gibi kontrol edilemeyeceğinin de işaretlerini de veriyor.

Birçok sendika yönetimi anti-demokratik tüzük maddeleri, çeşitli baskı ve uygulamalarla işçileri ve devrimci-demokratik çizgiye sahip sendika şubelerini etkisiz hale getirmek için uğraşırken tabanda ise işçilerde ciddi bir huzursuzluk ve tepki birikiyor. Fakat huzursuzluk ve tepkinin, sınıf çizgisinde bir örgütlenme sürecine dönüştürülmesi, belli bir stratejiyle hareket edilmesi gerekiyor. İşçiler, özellikle TİS süreçlerinde, grev veya direniş gerçekleştirirken daha yüksek düzeyde sınıf çıkarlarını görür ve hissederler. Üyesi olduğu sendikanın patron işbirlikçisi ya da onunla uzlaşmaya yatkın pratikleri ortaya çıktıkça tepkiler de artmaya başlar. Bu tepki sendika bürokratlarına karşı eyleme dönüşebileceği gibi sendika değiştirmeyle de sonuçlanabilir. Oysa birçok pratikten bilindiği gibi bir stratejiden yoksun bir biçimde sendika değiştirmek çoğu kez istenen sonuçları ortaya çıkarmamaktadır. Hatta bu girişim başarısızlıkla sonuçlandığında hem işçilerin iradesini kırmakta hem de sarı sendikanın kendini yeniden tesis etmesine olanak sunmaktadır.

İşçilerin 2-3 yıllık sözleşmelerle ve aidat sistemiyle önceki sendikasına bağlı olduğu, sendika değiştirse bile sarı sendikanın hakimiyetine son veremediği ve sonuçta hem patronun hem de sarı sendikanın hedefi haline geldiği durumda, önemli bir tepki ve değişim isteğiyle başlayan süreç, moral bozukluğu ve sınıf çizgisinin tasfiyesi sonuçlanabilmektedir. Yanı sıra topluca ya da parça parça geçilen “yeni” sendikanın niteliği de birçok kere tartışmalı durumda olmaktadır. İşçi, önceki sendikasının açık işbirlikçi yanına tepki koyarken geçtiği yeni sendikanın durumu da çok farklı olmayabiliyor. Bu durumda işçi, iki hayal kırıklığını birden yaşamakta ve sendikal mücadeleye, örgütlü mücadeleye karşı umutsuzluğa sürüklenebilmektedir. Bu sebeple işçiye iki şeyin kavratılması gerekir. Birincisi, anlık çıkışlarla, he saplanmamış tepkilerle yapılan sendika değişiklikleri orta vadede daha kötü bir durumu da ortaya çıkarabilir. Her ne kadar işçilerin o günkü sınıf duyguları ve eyleme geçme istekleri kesinlikle bir harekete yönlendirilmek zorunda olsa da bunun içerde mi başka bir sendikada mı olacağı iyi analiz edilmelidir. İkincisi, işçi, kendi bilinç ve müdahale düzeyini yükselterek tabanda bir sürece öncülük edemez ve bunu taban örgütlülüğüne dönüştüremezse sendika değiştirse bile aynı sorunlarla tekrar karşılaşabilecektir. Oysa sınıf bilinci güçlendirildiğinde ve güçlü taban örgütlülükleri mevcut olduğunda en sarı sendikalarda dahi işçi iradesi kendini geliştirebilir ve harekete yön verebilir.

Bu ve birçok nedenle sendikal mücadele ve çalışmalarda “sendika değiştirme”nin ilk ve asıl hedef olmaması gerektiği belirtilmelidir. Sendika değiştirme, işçilerin mücadele tarihinde birçok kere başvurulan yer yer başarılı olmuş bir yönelimdir. Ancak bu başarılara baktığımızda da ciddi oranda dönemin olumlu koşulları ve sınıfın toplu bir hareketi söz konusudur. Hatta çoğu kez tek bir fabrikada tek bir sendikada veya işkolunda değil birçok fabrika, sendika ve işkolunda birden, konfederasyon düzeyinde etkiler yapan süreçler yaşanabilmiştir. Ki bunlar bile kendi içinde özel olarak değerlendirmeyi hak etmektedir. Örneğin 60’lı ve 70’lı yıllarda Türk İş’ten DİSK’e geçişlerle DİSK kapatılıp yıllar sonra 90’larda tekrar açıldığındaki geçişler aynı nitelikte değildir. 90’larda artık Özal öncülüğünde sermayenin “sendikal rekabeti” güçlendirerek işçi sınıfını bölme ve mücadelesini zayıflatma hamlesi söz konusudur. Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarının hayata geçebilmesi için bu politikaya ihtiyaç duyulmuştur. Yine işçi sınıfının en önemli kontrol mekanizmalarından biri olan ve kimi sendikalar ve şubeler düzeyinde aynı zamanda sınıf mücadelesinin odağı olan Türk İş bürokrasisinin ve sarı çizgisinin korunabilmesi için de bu politikaya ihtiyaç duyulmuştur. Doğal olarak tüm örnekler “sendika değiştirme”nin işçiler için sihirli bir çözüm olmadığını hatta onun mücadelesini daha da geriye düşürebildiğini göstermektedir.

Her şeye karşın işçilerin patronların dayatmalarına paralel bununla uzlaşan ve işçi karşıtı bir konum alan sendika bürokrasisine karşı her türlü hareketi haklı ve meşrudur. Bu haklı tepkinin örgütlenmesi ve sınıf çizgisinde bir stratejiye dönüştürülmesi ise sınıf bilinçli işçilerin omuzlarındaki bir görev olarak ortada durmaktadır. Gelişen süreç dün metal işçileri bugün enerji işçileri örneğinde olduğu gibi bu yöndeki gelişmeleri daha fazla karşımıza getirecektir. Eğer sürece yön verenin sınıf çizgisi ve taban örgütlülükleri olduğunu söylüyorsak yönelimin de buraya verilmesi; yoğun bir biçimde örgütlenme ve eğitim çalışmalarına yönelim gösterilmesi gerekmektedir. Bu olmadığında bırakalım sarı sendikalarda sınıftan yana bir değişim gerçekleştirmeyi görece olumlu bir çizgideki sendika ve şubelerin kendini koruması ya da geliştirebilmesi de mümkün olmayacaktır. Sınıfta ve sendikalarda söz sahibi olmak, işçi hareketinde gelişen süreçlere müdahale edebilecek yetiyi kazanabilmek ancak ve ancak bu tabanda yapılacak çalışmalarla mümkün olacaktır. Sürekli ve ısrarlı bir biçimde işçi sınıfına gitmek, onlardan öğrenmek ve onlara sınıf bakış açısını taşımak, ortaya çıkan zorluklarda onlara yol gösterebilmek, hem sınıfın hem de kendini proleter devrimcilikle tanımlayanların daha güçlü bir biçimde örgütlenmesini ve bilinçlenmesini şart koşmaktadır.

ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

Teslim Töre’nin mezarına saldırı

Sonraki Yazı

Mayın temizliğinde Zimbabveli işçi yaralandı

Related Posts

ÇEVİRİ

“Sudhakar, devrimci hareketin kıdemli bir önderidir”

8 Haziran 2025
ÇEVİRİ

Maoist Önder: Sudhakar

7 Haziran 2025
Emek

İzmir’de grev sona erdi: Belediye ve sendika anlaştı

4 Haziran 2025
Emek

Portakal Plastik grevi kazanımla sonuçlandı

4 Haziran 2025
ÇEVİRİ

ÇEVİRİ | Naxalbari’nin 50 Yılı- Alternatif Kalkınma Yolu

31 Mayıs 2025
Emek

İzmir’de 23 bin belediye işçisi greve çıktı

29 Mayıs 2025
Sonraki Yazı
191107

Mayın temizliğinde Zimbabveli işçi yaralandı

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:[email protected]