16 Mayıs, Cuma
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Ulus Çemberinde Demokrasi

Ulus Çemberinde Demokrasi

16 Mayıs 2025
içinde Yazılar
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Demokratik ulus kavramı hakkında yaptığımız genel değerlendirmeden sonra, bu yazımızda özel olarak Yeni Yaşam Gazetesi yazarı Ali Adalı’nın görüşlerinden hareketle bir polemik gerçekleştireceğiz. Adalı ulusal sorunların çözümünde “demokratik ulus” görüşü ile çatışmasız, “herkesin memnun olabileceği” bir sistem geliştirildiğini düşünerek konuyu açıklamaktadır. Biz de bu beyhude açıklamaların nesnel olmayan içeriğini ortaya koyarak konu hakkındaki fikrimizi tartışacağız.  

Ekonomik politikası aşırı üretim kriziyle karakterize olan kapitalizmin üretim düzeyi hiç olmadığı kadar yükselmiş ve günümüzde aşırı üretim koca bir çöp yığınıyla dünyanın her yanını kirletmiş durumdadır. Bu aşırılığın getirdiği sonuçlara karşı ciddi bir kitlesel endişenin, öfkenin biriktiğini görmemek mümkün değil. Her ülkede bu endişe ve öfkeyi temsil eden siyasî akımlar, hareketler göze çarpmaktadır. Demokratik ulus anlayışı bunun bir türüdür. Sınıf mücadelesinin tarihini yanlış yorumlayan yaklaşım tüm insanlığa “yeni” bir ulus anlayışıyla hareket etmeyi önermektedir. 

Demokratik ulus görüşüyle ortaya çıkanlar bilindik ulus yorumunun yanlış olduğunu ve yeni ulus tanımıyla daha sağlıklı bir toplumsal sürecin yaşanabileceği iddiasındadırlar. Bilindik ulus devlet anlayışının ise doğru tarihsel gelişime karşı bir anlayış, dolayısıyla tarihsel bakımdan bir karşı devrim olduğu görüşündeler. Konu hakkındaki bir yazısında Ali Adalı bunu “Demokratik Ulus, tarihe ve kültüre gerçek anlamını iade ederek kendini oluşturmaya çalışır. Saptırılmış ve kırıma uğratılmış tarih ve kültür, demokratik uluslaşmada âdeta Rönesansını yaşar. Zaten Avrupa’da Orta Çağ’dan çıkışta yaşanan Rönesans, Grek ve Roma tarih ve kültürünün yeniden canlanması veya doğuşu anlamına gelmekteydi.” açıklamasıyla dile getiriyor. Rönesans’ın bir aydınlanma süreci olduğu ve “kesintiye uğramış” bilimsel ilerlemeye yol veren bir dönem olarak yaşandığı doğru. Ne var ki Adalı Rönesans’ın, karşısına çıktığı dönemi ve bu dönemin “inkârı”nı içeren yeni dönemi konu etmeyerek yanlışa düşüyor. Bu süreç salt bir “düşünsel” süreç değil. “Grek ve Roma tarih ve kültürünün yeniden canlanması” salt fikir insanlarının işi değildir. Grek, Roma veya insanlığın ilerici diğer kültürü esasta gerici iktidarların elinde biçimlenmiş, ilerici hemen tüm öğeler büyük oranda baskılanmıştır. 

Orta Çağ süreci feodal üretim ilişkilerinin yozlaşmasıyla karakterizedir. Sözü geçen iktidar odaklarının gücü de toplumsal ilişkilerin çürümüşlüğünden, yozluğundan beslenmiştir. Aynı “problem” bugün de yaşanmaktadır. Kapitalizmin çürümüş sistemi dünyanın hemen her yerinde demokratik her adımı, fikri yoğun bir şekilde bastırmaktadır; ne kadar gerici “Orta Çağ benzeri” fikir ve hareket varsa bir biçimde desteklenmekte ve halkların devrimci-demokratik eyleminin karşısında çıkarılmaktadır. 

Bugün Filistin Kurtuluş Hareketine saldırılarda somutlaşan yoğun gericiliği, Orta Doğu için kurgulandığı açık olan IŞİD’i incelemek bunu kavramak için yeterlidir. Feodal sistemin çürümüşlüğü içinde Ali Adalı’nın sözünü ettiği “saptırılmış ve kırıma uğratılmış tarih ve kültür” olgusu kaçınılmazdır ve birilerinin amacı olmaktan çok bu tarihsel ilerlemenin bir parçasıdır. Bu “saptırma ve kırım” ancak ilerici bir yeni sistemle aşılabilirdi ya da çürümüş feodalizmin içinde kapitalist üretim tarzı geliştikçe ve toplumsal ilişkiler bu yeni ve ileri üretim tarzına uygun kuruldukça “saptırılmış ve kırıma uğratılmış” tarihsel ilerlemenin yolu açılmıştır. Ali Adalı’nın ihmal ettiği şey tam da bu yeni üretim tarzıdır. Kapitalizm, sözü edilen “yeniden canlanmanın” özüdür ve ancak bu yeni üretim tarzı sayesinde gerçekleşebilmiştir. Ali Adalı şöyle bir yorumla yanlışını sürdürüyor: (Kültürler -bn) “Toplumun bir nevi ruhsal ve zihniyet durumunu yansıtırlar. Ulus-devlet veya devlet eliyle uluslar oluşturulurken kültür dünyası, büyük bir çarpıtma ve kırıma uğratılır.” Ulusun kapitalizmin ürünü yeni bir toplum kategorisi olduğunu ihmal ederek Adalı bize saptırmadan, kırımdan bahsetmeye başlıyor. Oysa Rönesans’ın kendisi kapitalizmin gelişimine muhtaçtır ve ulusçuluk ve ulus-devlet de bu gelişimin ürünüdür. “Devlet eliyle ulusların oluşturulması” iddiasından önce kapitalizmin ne olduğuna, toplumlardan neyi talep ettiğine bakmak gerekir ki Adalı buna ihtiyaç duymadan “devlet aklını” öne koşuyor. Oysa bu akıl tam da toplumsal koşulların ürettiği “yeni akıl”dır ve hiç kuşkusuz feodalizmin çürümüşlüğüne karşı ilericidir. Rönesans’ın yolunu açan, gerçekleşmesini sağlayan da nihayet kapitalizmin ürettiği bu akıldır. 

“Kapitalist Modernite, geleneği olduğu gibi bütün hakikatiyle kabul etmez. Ondan işine geleni süzerek ve kendi çıkarları temelinde dönüşüme uğratarak alır. Kültürel tarih diye kendi damgasını vurup, toplumun ve bireyin önüne koyduğu, bambaşka bir şeydir; tarih adına tarihsizlik, kültür adına kültürsüzlüktür. Diğer bir deyişle tüm insanlık tarihini ve kültürünü, kapitalizmin çıkar gözlüğü ve güdüsüyle seçime tabi tutarak, yeni bir resim çizer gibi önümüze serer.” 

Adalı bu değerlendirmeyi feodalizm şartlarındaki koyu gericilikle birlikte ele alsa ve Rönesans’ın şartlarını yaratan feodalizmin tasfiyesi sürecinin öznelerini ve bunların dayandığı üretim tarzını değerlendirse tüm bu iddialarının somut bir karşılığı olacaktı. Oysa o bu tarihsel dönemi salt “fikirler sahası” olarak yorumlamakta. “Geleneği bütün hakikatiyle kabul etmek” herhangi bir sömürücü sınıfın tavrı olabilir mi? Elbette hayır! Burada konu bir sınıfın, tam da dendiği gibi “işine geldiği gibi” davranarak egemenlik kurması ve bunu sürdürecek biçimde hareket etmesidir: Feodalizme karşı devrimci, proletaryaya karşı ise karşı devrimci olmasıdır; Hakikati kendi çıkarlarına göre kabul ya da reddetmesidir. 

Bilimsel sosyalizmin kurucularına yönelik “en büyük hataları, 19. yüzyılın ortalarında en son Almanya ve İtalya’da zafere erişen bu Ulus-Devlet Karşıdevrimlerine karşı çıkacaklarına bunları desteklemeleri oldu. Bu hata, günümüze kadar halkların Demokratik Ulus Devrimleri ve Hareketlerine, burjuvazininkinden sonra vurulan en büyük darbe oldu.” eleştirisi düz ve yüzeysel bir bakış açısından ileri gelen tamamen yanlış bir eleştiridir. 

Bir önceki yazımızda, Adalı’nın burada “Demokratik Ulus Devrimleri ve Hareketleri” diye tarif ettiği ulusal burjuva hareketlerin neden ve nereye kadar ilerici kabul edildiğini açıklamıştık. Adalı “demokratik ulus” kavramıyla aynı ulusal hareketlerin zaman içindeki dönüşümünü tartışmamaktadır. Oysa yeni üretim tarzıyla meydana gelen ve tüm aydınlanma çağının nimetlerinden, çıkarları doğrultusunda sonuna kadar yararlanan burjuvazinin yön verdiği “demokratik ulus hareketleri” zaman içindeki “ulus devletlerin” motor gücüdür. Adalı tarafından “karşı devrim” ilan edilen “her ulus-devlet” kapitalizmin, burjuvazinin ve ortaklarının diktasına giden demokratik ulus hareketlerinden doğmuştur. Marks ve Engels’in doğru bir tarihsel yorumla analiz ettikleri süreç özetle böyledir. Şimdi sorun bu karşı devrimcileşmiş, burjuvazinin diktatörlüğü olarak kurumsallaşmış, başından değil; ama emperyalizmle birlikte faşizmi üretmiş bu sistemin karşısına nasıl çıkılacağıdır. Adalı buna “demokratik ulusla” diye yanıt vermektedir. Biz ise “bunun tarihin bir zamanında kalmış” eski ve geçersiz bir yanıt olduğunu söylüyoruz. Ulusu bir devrimci nüve olarak günümüzün mücadelelerinin öznesi yapmak kapitalizme dayalı “yeni” bir toplumsal sistemden söz etmektir. Bu ise olanaksızdır. 

Emperyalizm sözü geçen kapitalizmin, dolayısıyla ulusun da varıp varabileceği en ileri noktadır. Şimdi sosyalizm zamanıdır. Adalı’nın sözünü ettiği halklara dayalı ilerici kültür ve tarih demokratik ulus gibi aslında sınıf iş birliğini içeren, bu yoldan ezen ulus burjuvazilerine egemenlik hakkı tanıyan bir anlayışla değil sosyalizme yönelmiş, proleter devrim hareketleri olarak vücut bulmuştur. Ezilen tüm ulusların da kurtuluşu bu yoldan geçmektedir.    

Tags: ali adalıdemokratik ulusyeni yaşam gazetesi
ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

Nureddin Yıldız’ı protesto ettiği için tutuklanan öğrencilerden 1’i tahliye edildi

Sonraki Yazı

İbrahim Kaypakkaya katledilişinin 52. yılında anılıyor

Related Posts

Yazılar

Demokrasî Di Çembera Neteweyê De

16 Mayıs 2025
POLİTİK - GÜNDEM

Faşizmin Saldırılarına Karşı Direniş Hattını Örelim!

14 Mayıs 2025
Güncel

1 Mayıs: Tartışmalar, Kitlelerin Eğilimi ve Taksim

12 Mayıs 2025
Dünya

Keşmir Gerilimi: Yeni Bir Savaş Kapıda mı?

10 Mayıs 2025
BİLİM

Durmadan Büyüyen Enerji İhtiyacı ve Üretim Ekonomisi

4 Mayıs 2025
Yazılar

Dili İşgalden Azad: Hicret Değil Tehcir

3 Mayıs 2025
Sonraki Yazı

İbrahim Kaypakkaya katledilişinin 52. yılında anılıyor

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: [email protected]

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:[email protected]